eski arabalarda daha da berbat olan durumdur.
başıma geldi bir keresinde. eski model bir clio * ile yol kenarında kaybolan küçük mp3 çalar kapağını aramak için yokuş yukarı bir yolda durdum. yanımda murat var, benden 3 yaş küçük. tabi arabayı patrondan aldık, eski meski; ama hafif makyajlı bir arabaydı. o yüzden önce o zamanlar takıldığım hatunun mahalleye sürdüm. ne bok yemeye gidiyosam, yaş küçük, ehliyet yok, araba abuk sabuk makyajlanmış, koca koca sis farları falan... motor desen bitmiş, akü eski...
kızın mahallesinde iki geçip hava atarken arabanın tüm farlarıda yaktım gündüz gündüz. kız tabi balkonda, ne acaip bir adammışım lan ben düşünüyorumda!
neyse, o gazla gittim parçayı aramaya, itfaiye yokuşunun başında park ettim arabayı. dörtlüleri yaktım, aceleyle farlarda açık kaldı tabi. lan valla billa 20 dakika sürdü, geri geldim arabaya oturdum direksiyon başına. muratta gaz veriyo, burdan kalkarken ne patinaj yapılır diye. ben de gaza geldim, ve yavşak yavşak gülerek kendimi pati çekmeye adamışcasına kontağı çevirdim. aman tanrım! tık tık... başka ses yok. murata acaip bir bakış ttım, noluyo lan gibisinden. abi bidaha dene, araba eski ya.. gibilerinden bir şeyler diyor. tekrar, tekrar, tekrar... yok abi, araba yokuşun ucunda kaldı. bildiğin işlek yol. geri geri vurdurma şansım yok. arabayı milim milim itip yokuş aşağı hale getirdik 10 dakikada muratla. vurdurdukta çalıştırdıkta akü şarj oldu.
senin neyine lan eski arabada sis farı yakıp hava atmak, dingil.
not: lan oğlum bari yakıyosun farları, sisleri neden yakıyon, hayvan gibi kocaman farlar.