--spoiler--
Babamı hiç sevmedim. Sevemedim daha doğrusu. Daha da doğrusu baba-oğul elektriğini veremedi. O ortamı kuramadı hiç. Neden bilmiyorum ama vurdumduymaz bir adam oldu. Onun dediği hep doğruydu, ona göre tabii. Ama içten içe de hayranlık besledim. Besliyorum da. Değişik bir adam. Kumar oynar, gelir ağlar. Ne bileyim ya. ilginç. Bir şey de diyemiyor ki insan. Mesela hiç böyle baba gibi sarılamadım. Elini de öpemedim zira o şekilde. içimden gelmiyor yani. Yapıyoruz ama. Bir eksiklik var hep. Sanki komşunun elini öper gibi. Konuşurken de öyle oluyor. Babamla değil de bir yabancıyla sanki. Ama bir yandan da seviyorum babamı. Yani seviyormuşum daha yeni anladım. Babamın tek eksik yanı, bir baba olamayışıdır. Onun haricinde birkaç arıza haricinde çok güzel bir adam bence. Annem öyle değil mesela. Klasik cazgır. Mesela lise yıllarım. Bir yerlere gideceğim, gezmeye, arkadaşlarım ya da sevgilimle. Anne para versene. Annem çıkartır en fazla 30 lira verir. Fazla bile gibisinden bakış atar bir de. Babam vermeye kalksa müdahale edecek biliyoruz. Babam da çaktırmadan cebime bir 50 daha sıkıştırır cebime. Ya da param vardır, bir yere gidiyorumdur ve cebimdeki para fazlasıyla yetecektir. Babamın içi rahat etmez. Biraz daha koyar cebime. Ya baba valla yeter, fazla bile. Olsun, dursun cebinde, der. Öyle bir adam.
Sene 2000. Ortaöğretim 3. Sınıftayım. Yani bildiğin orta 3 diyorlar işte. Sigaraya yeni başlamışım. Gizli kapaklı içiyoruz. Okulun hemen altındaki kuruyemişçi dal sigara satıyor. Uzun 2001. 250 liraydı lan o zaman iyi hatırlıyorum. Dalı 250 lira. Yani şimdiki 25 kuruş işte. Teneffüste kaçar oraya giderdik. Sigaramızı içip gelirdik geri. Bir de sigarayı alıp 5 sokak aşağıda bir arsa vardı orda içerdik sigarayı. Korkuya bak lan. Ahaha. Kimse görmüyor ya. Sabahın köründe apaçık bir arsada sigara içiyoruz. Çakallığa bak. Sanki görünmezlik pelerini var üzerimizde. Öğlen oldu eve gidiyorum. Dükkânın önünden geçiyordum babam gel diye seslendi. Girdim içeri. Sen sigara mı içiyorsun dedi. Hayır dedim. Der demez böyle fırça sapları oluyor ya onu üzerime doğru salladı bende kafam kırılmasın diye kolumla siper ettim. Kolum fena incinmişti. Sonra ben kaçtım tabii hemen. Babam akşam eve geldi. Odaya girdi. Dedim aha fena dövecek. Sarıldı bana ağladık. Eşşolueşek dedi. ilk kez vurdum sana. Sen vurdurttun. Neden sigara içiyorsun pezevenk dedi. Sahiden de öyle. Babamın bana hayatta ilk ve tek vurması o oldu. Fiske bile vurmaz. Ama annemden çok dayak yedim. Oooo öyle böyle değil. Hep yaramazlıktan işte. Babam da küçüklüğünde ben gibi olduğundan az çok anlıyor. Ki babam, annesini sağır eden bir adam. Sol kulağı. Ahaha. Bir gün babaannem el işi örerken elindeki tığın tersiyle kulağını kaşıyor, babam da görmeyip koca karı naber ya diye koluna vurdu gibi harst diye kulağı sağır ediyor peder bey. Böyle fırlama bir adam işte.
Ona asla bunları söyleyemiycem. Yüzüne karşı söylemek, içimden gelmiyor çünkü.
Sene 2011. Ben evimden uzakta, babamı özlemişim oturup bunları yazıyorum. Babama söylemek isteyip de söyleyemediklerimi yazıyorum. Neden yazıyorum onu da bilmiyorum. Canım sıkılıyor, göğsümde bir öküz oturuyor sanki
--spoiler--