evet, bu tanımı yaparken nasıl hislendim anlatamam, geçenlerde kafam güzelken seyrettiğim bir sahneyi hatırlattı. komutanın biri pkk'ya yataklık yapan, onlara yardım eden bir kamyon şoförünü kovalıyordu, jipinden ateş edip, dur rıza teslim ol falan diyordu. evet rıza onun arkadaşıydı. fakat teslim olmayıp kamyonu sürdükçe sürdü ve sonunda komutanı pusuya düşürdü. tüm teröristler komutanın etrafını sarıp namlularını doğrulttu. ama komutan gözü pek cesur bir türk askeriydi. hiddetle bağırdı ' ulan bari beni öldürecekseniz onurunuzla öldürün' dedi ve elindeki silahı yere attı. tüm militanlarda keleşleri bırakıp komutana dalmaya başladı. fakat komutan sağlam, sert, dişli biriydi, her geleni kodummu oturtuyor, yerlere seriyordu. ama artık gücü kalmamış arkadan ensesine vurulan darbeyle yere düşmüştü. herkes delice tekmeliyor, komutanı feci halde tartaklıyordu.
teroristlerin başı yani başkanları ' e gomutan, öyle hava atmahla olmuyomuş degil mi' deyip öldürmek için namluyu buna doğrulttu.
ve komutan o duygusal cümlesini kurdu '' rıza beni öldüreceksen bari sen öldür, beni bu çakalların öldürmesine izin verme ''
başkan ' he valla al sen öldür' deyip silahı rıza'ya verdi. rıza ağır hareketlerle namluyu kaldırıp komutana dikti.
he işte tam bu anda reklam girdi. sonra başka kanala döndüm reis, alkolün verdiği mallıkla unutmuşum, tekrar açıp seyredemedim, nolduğunu bilmiyorum yani. rıza vurdu mu? komutan öldü mü? göremedim. öylece ebru destan'ın çamurlu memelerine dalıp gitmişim.
lan niye yazdım bunları. çünkü kendimi rıza gibi hissettim, senin silik olduğunu yazmak, kafana sıkmak gibi birşey benim için.
elimle seni öldürmek gibi birşey.
ama inanıyorum ki o komutan ölmedi ve bir gün yine onu dağlarda görücem. tıpkı seni buralarda göreceğim gibi. bu umudu yitirmeyeceğim gibi.