insan aslında ölmektedir hergün, zira her geçen zaman ölüme yaklaştırır insanı. bu durumda yaşarken aslında yaptığı en önemli şey beklemektir ölümü , ama farkında deildir . tabi boş boş beklemek te olmaz, onunla şununla bununla doldurur hayatını .bu kimi zaman mutluluklarımız olur. kimi zaman hüzünlerimiz, kimi zaman sevdiklerimiz.ama bunların tamamı tabiri caizse azraille olan randevuya birkaç saat (gerçekte bir ömür) erken gidip onun gelmesini beklerken de gazete okumak gibidir.burda gazete okumaktan kasıt o aradaki bir kaç saati ,yani ölüm gelmeden önceki sayılı günleri değerlendirmektir. yani yaşamak asla asıl amaç olamaz. yaşamak bir araçtır , yan amaçtır. asıl amaç ise boş boş ve farkında olmadan ölümü bekleyen insan olmaktan vazgeçip , ölüme hazırlanan insan olmak ve hazırladığımız güzel bir yaşam aracılığıyla Allah ın rızasını kazanmaktır. bunu bir hadisle özetlersek ";Benim nazarımda dünya ile benim durumum bir ağacın altında gölgelenip de sonra kalkıp giden insanın durumundan farksızdır"; ...
Belh şehrinin sultanı ibrahim Etem’in sarayına biri gelip oturur. Ve sultanla aralarında şu konuşma geçer:
+ sen;Kimsin, ne istiyorsun?
- Yolcuyum konaklıyorum.
+ Burası saray. Han değil!
- Peki burası senden evvel kimindi?
+ Babamın.
- Ondan evvel kimindi?
+ Dedemin.
- Birinin göçüp diğerinin konduğu yer han değil de nedir?