mustafa kemal' i 1919' dan 1923' e kadar savunmak tamamıyla doğrudur. bir sosyalist olarak bu durumu böyle yorumluyorum ben. fakat o dönemler içerisinde de mustafa suphi ve arkadaşlarını öldürtmekten kaçmamıştır. muhalefetten her zaman korkan, tek parti diktatörlüğü ile ülke yönetimine diktasını koymuş, egolu birisidir kanaatimce. sahiplenilmesi kadar da ötesine geçmeyi başarmalıdır türkiye toplumu. kürt ulusunu soyutlama çabaları ölümüne kadar da sürmüştür. verdiği talimatlar ile dersim' de katliam yaptırmıştır. seyit rıza ve izindekiler hala okul derslerinde hain olarak tanımlanır yada iş birlikçi. mustafa kemal' e ters düşünceye sahip olmak onun bir takım devrimlerine de karşı olmayı gerektirmez ama. laiklik ilkesi, halkçılık ilkesi, kadınlara seçme seçilme hakkı bunlar sahiplenilmesi gereken konulardır. cumhuriyeti kaybetmeden ötesine gidilmeli, proleteryanın iktidarı için, emperyalizmden öteye gitmeliyiz. anadilde eğitim, demokratik eğitim, bilimsel eğitim yolunu öğrencilere açalım. kapitalist cumhuriyeti yok etmek, sisteme karşı çıkmak aydın olmaktır. ülkemizde ki hukuksuzluklar ortadadır. hapishanelerde düşünceleri nedeniyle bir çok insan tecrit altındadır. emperyalist ülkeler bağımsızlığımızı elimizden almıştır. satılmışlığa karşı çıkmalıyız. onurlu mücadeleden kaçamamalı, umutsuzluğa kapılmamalıyız.
NOT: mahir çayanlar, radikal solun öncüleridir. mahkemede savunma yaparlarken;
+ biz mustafa kemal' in silah arkadaşıyız.
+ kuvayi milliye savaşçılarıyız.
dediği bilinmektedir. emperyalist mücadelede mustafa kemal geleneğinin yok sayılması mümkün değildir.
NOT2: ibrahim kaypakkaya' nın "her türlü ulusalcılık faşizmdir" sözüne de %100 katılıyorum.