vahdettinin karşısında bizans imparatorunu koyacak kadar kendini aşmış kemalisttir. bizans imparatoru dediğiniz adamın vuruşmaktan başka çaresi yoktu, avrupadan gelecek yardımlara güvenerek o savaşa başlamıştı, vahdettin ise bu kanlı savaşın bitmesini istedi, çünkü müttefik güçleri yenilmişti, savaşın uzaması halinde istanbul talan olacak, istanbul halkı muhtemelen kurşuna dizilecekti, savaş halen devam ettiği için kimse buna ses çıkarmayacaktı, mondros anlaşması olmasına rağmen bile fütursuzca işgal edilen anadolu, ortada anlaşma filan olmadığından artık iyice duman edilecekti, muhtemelen o sükunet ortamı sağlanamadığından dolayı vahdettin, atatürkü samsuna gönderemeyecekti, itilaf devletleri samsunu düzene sokmak için bizzat kendisi işe koyulacaktı, bu yüzden anadoluda düşman ayağı basmamış yer kalmayacaktı, atatürk de öyle erzurum sivas kongresi filan yapamayacaktı, bütün bunlar o ateşkes anlaşması sayesinde sağlanmıştır.
vahdettin istanbulda tutsak durumunda kalmıştır, itilaf devletlerinin bazı isteklerine boyun eğmiştir, lakin düşmanların istediği hiç bir şeyi tam istenildiği gibi yapmamıştır, yoksa anadoluda erzurum ve sivas gibi şehirlerde kongre yap, ankarada açılış yap sana kimse dokunamasın, olacak iş midir?
yeni bir cumhuriyet kurulmuştur, haliyle yeni cumhuriyet meşruiyetini kazanmak için halka kendini kabul ettirmek için tarihini baştan yazmıştır, buna biz resmi tarih diyoruz, bu tek taraflı devletçi tarih anlayışıyla vahdettini yargılayacağımızı sanmıyorum, haa o dönemler internet olsaydı, iletişim şimdiki gibi güçlü olsaydı, vahdettin de meramını anlatabilseydi kanaatimiz daha net olurdu.
