siz tam hoşlandığınız kızla yakınlaşmış, gülüşmeler arasında muhabbeti ilerletmeye başlamış ve belki de bir ilişkinin tohumlarını fütursuzca toprağa serperken bir anda yanınızda bitiveren, o ambiyansı bozan, romantizmi ormantizme çeviren dangalak arkadaştır.
ya arkadaş, gıcık oluyorum bu tiplere. filmin en heyecanlı yerinde elektriklerin gitmesi kadar iğrenç bir şey bunlar.
ne zamandı hatırlamıyorum, ama küçüktük. en fazla 11 yaşında falandım. yan sınıftaki kız bizim sınıf kapısının yanında durmuş, benimle konuşuyordu.
kız: naber mogosog?
ben: i-iyiyim. sen nasılsın? (aha lan, yaşasın!)
kız: ben de iyiyim işte, n'olsun.
burda muhabbet kilitlendi. ben ona o bana Bakıyoruz mal mal.
ben: şimdiki dersiniz ne? (sorunu sikeyim senin)
kız: beden eğitimi. sizin?
ben: bizim matematik yaa. beden eğitimi dersinde cezalıydık, sınıfta oturduk. (oh be, muhabbet genişledi)
kız: ya o hoca öyle. kızdırınca hemen ceza veriyo. geçen gün...
başlığı hatırlıyorsunuz değil mi? hani bi tane piçelek vardı, böyle ortaya çıkıp romantizmin ırzına geçiyordu... tam da o sırada o çıkageldi.
piçelek arkadaş: ahaahaah n'abıyonuz lan burda? sınıfta kimse de yok... vay vay vay...
kız: ne diyosun sen ya?
ben: ya olm o hareket ne lan? (bu gürruh eliyle havaya kalp çizmektedir)
piçelek arkadaş: burda olmaz, tuvalete gidin. hahahahaa...
kız: ya of ya...
bunu dedikten sonra arkadaşın sırtına bir tane indirir. akabinde de sınıfına doğru koşar adım gitmeye başlar.
ben: yaa, nereye? gelsene.
kız: aşkolsun mogosog. demek öyle...
ben: ne yaptım ben şimdi? ya gitmesene. bi şey demedim ki...
piçelek arkadaş: geç kalsam işi pişiriyodunuz di mi lan?
ben: ibnesin olm sen ibnesin...