--spoiler--
Atatürk, Kuran-ı Kerimin Türkçeye çevrilmesinin gerekçesi konusunda şöyle diyordu: Türkler dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar, bunun için Kuran Türkçe olmalıdır.
Türkler Kur'an'ın arkasından koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor; içinde ne var, bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın.
Ramazan Ayında Kur'an Okutması
Atatürkün Kuran-ı Kerim'e karşı ilgisi, sadece O'nun Türkçeleştirilmesi ve camilerde Türkçesinin de açıklanması konularına münhasır değildir. O, Kuran-ı Kerim'in nazm-ı celilini de daima zevkle ve huşu ile dinlemiştir. Bilhasa Ramazan aylarında buna özen gösterirdi. Bu konuda Hafız Yaşar Okur şöyle diyor:
Ramazanların Atam için çok büyük bir önemi vardı. Ramazan gelir gelmez incesaz heyeti Çankaya Köşkü'ne giremezdi. Kandil geceleri de saz çaldırmazlardı. Sadece beni huzurlarına çağırır, Kuran-ı Kerim den bazı sureler okuturlardı. Ben okurken gözleri bir noktaya takılır, derin bir huşu ile dinlerlerdi. Ruhen çok mütelezziz olduğu her halinden anlaşılırdı.
Ramazanlarda bir ay müddetle Hacı Bayram-ı Veli ve Zincirlikuyu camilerinde şehitlerimizin ruhuna hatm-i şerif okumamı emrederlerdi... Büyük Atatürk bir çok vesilelerle şöyle demiştir:
-Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir.
Bunu, dini davranışlarına daima düstur yapmışlardır. Peygamber Efendimizden de büyük takdirle bahsederlerdi. O devirler için hep Hz. Peygamber'in zaman-ı saadetlerinde...; diye saygı kelimeleri kullanırlardı. Ayrıca Peygamber Efendimizin dirayetli bir devlet adamı, iyi bir başkumandan olduğunu da sık sık tekrarlardı.
--spoiler--
Başka bir probleminiz var ise birbirinizi yemenizi tavsiye ediyorum i*neler.
Kollamanın da stv saçmalığının da canı cehenneme.