daha önce belirtmiştim (#11729567) bu konuyla ilgili bir açıklama yapmış ama biraz konuyu açıklamadan yapmış bunu. halk dilinde ki kendisi bu dili çok iyi bilir yanlış da anlamaz ama "kıvırmış". bu da yazı.
canan kulaksız, şerzan kurt, ömer ve ahmet abi sırrı süreyya önder
posted by sırrı süreyya önder on 17 mayıs 2011 in i̇zlenim | 0 comment
4share
137 gün süren ölüm orucu direnişi sonunda hayata gözlerini kapadığında, 2001 yılıydı ve canan 18ini henüz bitirmişti.
ablası zehra kulaksız ile birlikte başlamışlardı ölüm orucu direnişine.
yaklaşık 2 ay sonra, zehrayı da kardeşi cananın yanına uğurlamıştık.
ölüm orucu direnişi, tüm kulaklar sağır, tüm gözler kör olduğunda, geriye kalan tek eylem biçimidir.
zindanın dört duvarı arasına sıkıştırılmış bedeninizi, bir tokat gibi, zalimlerin yüzüne çarpmaktır.
cephanesiz kalan bir devrim savaşçısının son mermisidir.
gözlerin kör, kulakların sağır olduğunu, kardeşinin ölüme yürümesinden iki gün sonra eve doluşan medya ordusuna şöyle haykırmıştı zehra: biz bugün çıkmadık ortaya. uzun zamandır buradayız. ama sizinle ilk kez bugün, şimdi görüşebiliyoruz. medya, kan kokusunu alınca geldi buraya belki de gönderilmediniz. bilmiyorum. bu sadece sizin sorununuz
tahmin etmiş olmalısınız, bu sözleri de yer bulamadı medyada.
canan ve zehranın babası ahmet kulaksız ya da bizim ahmet abimiz, varlığı, dirayeti ve insanı utandıran vakur duruşuyla, o günden sonra üç kişi olarak hayata devam etti.
ortadoğu halkları ve devrim kurultayında, grup yorum üyeleri ile birlikte, mısırlı, tunuslu direnişçileri ağırlıyordu en son gördüğümde.
geçen yıl 12 mayıs günü, muğlada, batmanlı kürt genci şerzan kurt, sivil ve resmi faşistlerin ortak saldırısında katledilmişti.
oğlunun ölümünün ardından hastanede bir konuşma yapan şerzan kurtun babası ömer kurt, oğlunun sadece barış talebi nedeniyle öldürüldüğünü ifade ederek, oğlum mezun olup kalemiyle anadolu ve mezopotamya halklarının kardeşliğini yazacaktı, ama olmadı dedi.
bu sözlerin sahibi ömer kurt, batman eğitim senin başkanlığını da yapmış, hayatını eğitim ve mücadeleye adamış bir güzel abimizdir, tıpkı ahmet abi gibi
heredot, barış ve savaş arasındaki farkı şöyle tarif eder: barış günlerinde evlatlar babalarını toprağa verir, savaş günlerinde babalar evlatlarını
bu yıl, canan kulaksızı anmak için i̇zmire davet edildim.
gitmeyi bir onur borcu saydığımdan, seçim çalışmalarına rağmen gitmek istedim.
fakat devletin geliştirdiği siyasi operasyonlardan dolayı bir türlü başlayamadığımız seçim çalışmalarında bir hayli geç kalmıştık.
bu yüzden affımı istedim arkadaşlardan.
grup yorum ve i̇dil kültür merkezine yapılan operasyonlardan dolayı bu mazeretimi bildirdiğim arkadaşlar, i̇zmire haber verememişler.
bu durum birçok karışıklığa yol açmış.
bir de anma gecesinde şerzanı anmak isteyenlerle cananın anısına konser veren grup yorum arasında sıkıntılar doğmuş.
grup yoruma reva görülen engelleme çabalarını hiçbir şekilde kabul etmediğimi bildirmek istiyorum.
bu yapılanları, şerzana ve canana yapılmış en büyük haksızlık olarak görüyorum.
grup yorum, bu topraklarda bir müzik grubu olmanın çok ötesinde bir devrimci işlev görmüştür, görmektedir.
varlığını her daim halk güçlerinin yanında konumlandırmış ve devrimci tarih hafızamızın sembollerinden birine dönüşmüş kardeşlerimdir.
kim ne demiş, nasıl başlamış? bahsine girmeyi bile yitip giden canlarımıza saygısızlık sayarım.
halk güçlerinin birbiriyle olan anlaşmazlıklarını nasıl çözecekleri, devrimci mücadele tarihimizde çok net olarak bellidir.
üstelik gün, daha da sıkı kenetlenme günüdür.
bu meselede sorumsuzca davranan herkes devrimci sorumluluğun gereğini yerine getirmekle yükümlüdür.
ben gidebilseydim iki anmayı bir arada yapmak isterdim.
egemenlerin katlederken ayırmadığı kardeşlerimizi, bizim anarken ayırmaya hakkımız olmadığını anlatmaya çalışırdım.
kendi adıma, ahmet kulaksız ve ömer kurttan özür diliyorum.
özgür gündem gazetesindeki yazısıdır.