evet bu böyledir a dostlar.
not: (bkz: tanım içimizde)
bugün başımdan geçen olayı tazecik anlatmak istiyorum. birkaç kişinin tavsiyesiyle 6 aydır gitmediğim kuöföre gitmemin vakti gelmişti artık.
saçlarımı kestireyim bir yeni can bir yeni heyecan olsun gönlümde istedim.
tavsiye edilen kuaföre bu sıcakta yana yana gittim.
kapıdan girmemle irkilmem bir oldu, full makyajlı ablalar, hayatımlı, bitanemli hatta zorlarsak aşkımlı konuşmalar. ulan, saç kestirmeye mi geldik yoksa oral yaptırmaya mı?* nedir bu lez ayakları? nereye düştüm ben? diye düşündüm.
gel hayatım, hoşgeldin...*
ben : dumur, şey..hoşbulduk.
ne olacaktı tatlım?
ben : saçımı kestirecektim olursa birde perçem istiyorum.
ay saç rengine bayıldım bitanem, kendi rengin mi?
ben : hı hı evet.
bu sırada hatun kişi, çoktan oturduğum koltuğun tepesine çıkmış yanıbaşımda bitmişti.
ellerimi tuttu, ben içimden noluyo lan ? derken okşadı irdeledi sana birde manikür yaparım ben, bakımda yaparım dedi. sanki babasının hayrına yapıyo, sanki istedik !
bak çok güzel cilt bakım ürünlerimiz geldi falan fıstık...
sözün özü, gerek yok bu samimiyetsiz girizgahlara, yersiz övgülere, 2 dk gördüğün birine 40 yıllık ahbabınmış gibi yanaşmalara, muhabbet, sohbet kurmaya.
sen işini düzgün yap, ben müdavimin olurum zaten hadi ablam, hadi canım, hadi güzelim.
