ne zaman yakışıklı bi cıvır görsem 3, yanı başında da sevgilisini görsem 8 gün eksiliyo ömrümden. valla. şimdi aklın almayacağı algoritmalardan yararlanarak hesapladım ben bunu ama tam bi değer elde edemeyince yuvarlayıverdim. sorun cıvırların yakışıklı olması da değil ha. yakışıklı olana bakamam zaten. cüret edemiyorum. gözlerin denk geldiği o anı takip eden başı önüne eğmeler neyim beni feci suçlu hissettiriyo. ama çok kızgınım.. cıvırlara.. baya kızgınım. kendi kıymetinizi bilmiyosunuz veya ben sizi fazla kıymetli buluyorum.. bilmiyorum.. hepsini geçtim, bütün cıvırların mı sevgilisi olur yov ? boş cıvır mevcut değil. zaten evhamlıyım. kriterlerimde ciddi anlamda sıkıntı var. zeka pırıltısı arıyorum ucundan azcık. zuma oynayacak arkadaşım bile kalmamış. fena yeniyorum onları var ya. açık ara farkla kaçıyolar onlarda.. iki seneyi çoktan geçti yalnız olalı. hiç şikayet etmedim. olamıyorum ben aşık, diye düşündüm adayları değerlendirirken hep. şimdi gelip de sizlere samimiyetsiz samimiyetsiz yavaşayamıyorum diye, size sunabileceğim, beraber anasını haydayabileceğimiz günleri de görmezden gelmeyin.
hani şu çok bilmiş cıvırlar anlayışlı, kaliteli, kafa kızları seviyolar ya, alasıyım ben.
ne kadar öfkeli de olsam, ne denli bi s.kime yaramasanız da sevmiyorum sizi. hiç birinizi.(yok bi taneniz hariç) yaptığım bu iğrenç ajitasyonun farkındayım. ama bilin istedim. estetik kaygı da gütmedim. bırakın artık ya şu "hepsi benim, hepiniz benimsiniz, ya daha iyisine denk gelirsem" tavrınızı. valla. sizden kainatın en yakışıklı herifi olmanızı beklemiyorum. sadece beni etkileyin. zekanızla yapın bunu. dürüst olun lan. hoşsohbetinizle beni manyak bi muhabbetin içine batırın, söz veriyorum karşılığını alacaksınız. hayran bırakın beni kendinize ya. yüzüme bakarken zeki olduğunuzu belli edin. gözünüzün içi gülsün mesela. saygıyı duyayım size nolur.
gelip de benim size amaç gütmeden yavşamamı beklemeyin. amacımı her ne kadar belli edememiş olsam da, sizinle muhabbet ediyor isem uzun uzadıya, bilin ki hoşuma gidiyosunuz. gelin beni mutlu edin işte.
ne kadar ekmek o kadar köfte.
iş bu aldığım kararları ve duyduğum öfkeyi ağlayarak yazdım. klavyenin üzerinde iki damla yaş var şimdi.