evet ya. belki biz de anne olunca böyle olacağız bilmiyorum da benim annem de sürekli derdi bunu. önemsemezdim. bir kere ama çok kırılmıştım anneme:
bu lafı niye deme gereği duyuyor bir anne. her şey gibi işte egolarla alakalı. doğurduğuna hayatta kalmayı, yaşamayı vs. öğretmek gibi temel bir güdüden geliyor herkesin tahmin edeceği gibi. freud olmaya gerek yok bunu düşünmek için, yeni bir tespit falan yapmıyorum yani ama işte anne bu lafla tekrar hissediyor anneliğini, hissetmek istiyor belki vs. yani ne derseniz deyin, yine çocukla, çocuk için değil anneyle, annenin kendisiyle, kendi benliğiyle alakalı, kendi hisleriyle alakalı bir olay. bir kere başıma çok kötü bir şey geldi. anneme veya aileye bir zararı yok da benim kendi açımdan çok kötü bir şeydi ve annemde benim çok üzüleceğimi biliyordu bu olay başıma gelse. ( böyle anlatıyorum, annemle bir sorunum yok, olmadı ve annemi de her şeyden çok severim. o ayrı. her zaman anne-babalarından dertli ergen tribi sanmayın yani! öyle bir anı sadece.) ve orada, her şeyi, en önemlisi kendini siktir edip, beni teselli etmesini, belki ben üzülüyorum diye üzülmesini ya da "aman, ne önemi var ki canım? senden değerli mi?" falan gibi çok klasik şeyler demesini beklerdim. gitti, "ben sana dememiş miydim?" dedi! yani benim moralimin, egomun vs. yere düştüğü bir andaki ilk tepkisi benle ilgili, bana yönelik değil de kendiyle ilgili oldu. söylemedim tabi de kırılmıştım...