seviyorum ben bu şehri. üniversitemin birinci yılındayım, eylül civarlarında istanbulda öğrenci olmak mevzuunu yaşarken, çankırı'da oturanailemi görebilmek, biraz daha sakin ve basit yaşayabilmek arzusuyla deli gibi hacettepe'sine yatay geçiş yapmak istediğim şehirdi. sanırım ben bu şehirdeki çözülmüşlük, dibe çökmüşlük havasını seviyorum ve bunalım bir anında insanın sırtına attığı küçük tıptıpları. şu an istanbul'dayım, bir hafta önce ankarada'ydım, bir haftadan özletti kendini. lakin hüzünler şehri olarak aklımda kalacak gibi. ikidir her gidişimden sonra acıyor içimde birşeyler.
ankara, bağrında büyüttüğün arkadaşım, sevdiğinin ölüm haberini, beni gülerek aşti'den uğurladıktan bir saat sonra almamalıydı. ayıp ettin, ikinci kez. üçüncüyü istemiyorum, hem de hiç.