dayanılması en zor olanlardan.
off çok zor günler geçirdik vaktiyle. o günler bir daha gelmesin, gitsin, unutulsun. daha 20 yaşında, cıvıl cıvıl, insanları gülmekten kırıp geçiren bir cadı. ama bir gün bize de bir ateş düştü.kardeşim kanserdi.ve ne yapacağımızı bilmiyorduk bile. kanser, adı bile çok kötü.hele böyle bir kıza sıfat oluyorsa.
insanın ciğeri yanar mıymış, hiç bir şey yemeden içmeden haftalarca yaşar mıymış?yaşadım. hastanelerde bir köşede gizli gizli ağladım. o acı çektikçe yandıkça yandım. bazen sordum rabbime ''neden o, daha çok küçük, acılara dayanamıyor, isyan ediyor neden o'' bunu düşünmekten vazgeçtim. çünkü hepimiz sıradan insanlardık. ve bazılarımız hayatın sınavlarıyla daha erken karşılaşırdı.
abla dedikçe içimde bir yerler titredi. redd' in prensesin uykusuyum şarkısından nefret ettim. sarıldım sadece ona çok sevdiğimi söyledim. saçları döküldü. o ağlarken arkasından dökülen saçlarını topladım. tamam canım biticek sözlerini milyonlarca kez kullandım galiba.çok kez onu boş boş bakarken yakaladım. ilaç alırken elini hiç bırakmadım.
bunlar olurken küçük bir kızın ne kadarda cesur olduğunu gördüm. korkusuz, umutlu, inanan...ve rabbime şükürler olsun ki dün kabus bitti. prensesim uykusundan uyandı. kanser vucudundan temizlendi. doktor tedavin bitti artık gidebilirsin derken biz üç kız kardeş odasından halay çekerek çıktık. ankara sokaklarında üç kız bazen ağlayarak bazen bağırarak şarkılar söyledik. ağlamak bazen mutluluğa da yakışırmış. şimdi çok mutluyum ama hala gözlerim dolu.
burda tek dileğim allah kimseye bu acıyı bu çaresizliği yaşamasın. kardeşleriniz hep mutlu olsun. çünkü onun yüzünün gülmesi sizinde mutluluğunuz. her gününüzün kıymetini bilin.