küçük çocuk karşısında duran annesine baktı ve "ben bu yazıyı tanrıma yazdım" dedi.
hikayenin başını merak ediyor musunuz? dinleyin. okulda dilekçe yazmayı yeni öğrenen fakir çocuk yıllardır eskiyen bisikletine baktı ve "evet bir bisiklet istemeliyim dedi" evet ama kime yazacaktı bu dilekçeyi? tabi ki tanrıya ondan başka kimsesi de yoktu zaten. eve girince güzel bir kağıt çıkardı dilekçeyi yazdı imzasını attı adresini yazdı. peki ama nasıl gönderecekti bu dilekçeyi? karar verdi dilekçeyi kırmızı güzel bir balonun ipine tutturup havaya bıraktı. balon caddenin olduğu tarafa ilerledi. çocuk korktu ya balon tanrıya ulaşmazsa diye. ertesi gün küçük kız yatağından kalktı ve babasının yanına geldi. "baba baba bak balkona bir balon asılıp kalmış". babası balonu aldı ve notu okudu. babası bu kadar samimi bir teklife hayır diyemedi. ertesi gün küçük çocuk evin önünde bir bisiklet gördü. bisikletin üstünde şu not vardı: dilekçenin kabul edilmiş ve gereği yapılmıştır iyi günlerde kullanın. kapıya çıkan annesi küçük çocuğu bisikletine sarılırken görünce sebebini sordu. küçük çocuk karşısında duran annesine baktı ve "ben bu yazıyı tanrıma yazdım" dedi.