avrupalı barbarlar, paganist kültürün etkisinden çıkıp hristiyan olduklarında antik bir roma-yunan kültürü buldular. biz ise paganist dönemden çıkınca şehname, basit arap mitolojisi ve israilliyat üzerine kurulu islam'ı bulduk.
bunun üzerine hıristiyanlık isa'nın bir mustarip bir tip olması üzerine kuruluydu. hristiyan kişi müslüman gibi yaşadığı husumetleri kader, kısmet, tasavvufa bağlayıp başından savmıyordu. sıkıntılarını kendisi yaşıyor, ıstıraplarını yazıyordu. böylece avrupa'da kişinin yaşadığı vak'alar üzerine kurulu bir roman türü ortaya çıktı.
ahmet hamdi tanpınar bizde edebiyatın yalnız saray istiaresine dayalı şekilde belli bir sevgili tipini öven şiirlerden -büyük ölçüde- ibaret olmasını buna bağlar.
bir de günah çıkarma kurumu var. bir nevi grup terapisi olan günah çıkarma kurumu sayesinde avrupalılar psikoloji gibi bir mefhuma vardılar.
@1 yani hacı diyebilirim ki mesele öz kültürden çok ortadoğu kültürü ve islam'la alakalıdır. bir de son dönem sanatçılarımız iyi ulan, avrupa'da bir kafka varsa bizde de oğuz atay var anasını satıyım, vüs'at bener var, nedim gürsel var.
edit: eskilere bakarsak, eski edebiyatta klasik divan şiiri anlayışının dışında psikolojik bir ruha yaklaşan tek şair fuzuli'dir. mecnun'un leyla'dan ayrıldıktan sonra yaşadıkları bizde ilk psikolojik şiirin adımları olarak sayılabilir.
bunun dışında mevlana'nın türk edebiyatıyla bir ilgisi yoktur. ne bileyim padişahlar arasında avrupalı sayılabilecek tek kişi fatih'tir. eski şiirimiz şem ü pervana, yusuf ü zeliha gibi klasik konulardan başka hiçbir şeyi işlememiştir. romantik olmayın adam belli mevzularda haklı işte.