mücadeleyle kazanılan 1 mayıs

entry1 galeri
    1.
  1. "TAKSim'i akp açtı", "1 mayıs'ı akp tatil etti" diye, akp'yi nerdeyse solcu parti gibi göstermeye çalışan şakirtler biryerlerini yırta dursun, sol haber 1 mayıs'ın ve 1 mayıs meydanı'nın nasıl kan ve canla, baskıya karşı "baskıyla" kazanıldığının hikayesini derlemiş bizlere, okuyalım:

    Ülkemizde emekçilerin birlik ve dayanışma günü geçmişten bugüne düzenle hesaplaşan, baskılara ve emeğe yapılan saldırılara boyun eğmeyen işçi sınıfının bayramı olarak kutlandı. Emekçilerin mücadeleleriyle açtığı yolda Taksim yeniden 1 Mayıs Meydanı oldu. işte 1976'dan bu yana 1 Mayıs'ın mücadele dolu tarihi...

    1976 yılında DiSK'in öncülüğünde Taksim'de kutlanan 1 Mayıs'a 400 bin kişi katıldı. Türkiye'de ilk kez kitlesel olarak kutlanan 1 Mayıs, 1980 öncesinde ülke siyasetinde işçi sınıfının ne derece önemli bir yeri olduğunun da bir göstergesiydi. Kutlamalara yönelik birçok engelle yıllarca unutturulmaya çalışılan 1 Mayıs, 1976 yılındaki kutlama ile tekrar işçi sınıfı mücadelesinde önemli bir gündem maddesi oldu.

    Nitekim, 1 Mayıs 1977 sabahı, Türkiye'nin her yanından akın akın gelen, sayıları 500 bini bulan emekçiler Taksim Meydanı'nı doldurdu. Bu süreçte, 1 Mayıslara giderek daha büyük kitlelerin katıldığı ve işçi sınıfının giderek daha güçlü bir şekilde sahneye çıktığı görülüyordu.

    Bu güçlenmenin önünü kesmek isteyen düzen cephesi, 1977 1 Mayıs'ını kana buladı. 1977 yılında Taksim'de toplanan yüz binlerce işçinin üzerine ateş açıldı ve 36 işçi katledildi.

    36 insanımızın öldüğü ve 126 yurttaşımızın yaralandığı 1977 1 Mayıs'ı, Türkiye’de özellikle ABD ve Federal Almanya tarafından desteklenen kontrgerilla örgütlenmesinin bir ürünüydü. Provokasyonu gerçekleştirenlerle ilgili çok fazla delil ve görgü tanığı olmasına rağmen dosya günümüze kadar aydınlatılmadı. 1 Mayıs 1977'de yaşananlar, ülke siyasetinin aktığı yönün de erken bir habercisiydi.

    1977 Katliamı, 1978 1 Mayıs kutlamasını engelleyemedi. işçiler, bir önceki yıl olduğu gibi bir kez daha aynı kalabalık ve güçle DiSK'in düzenlediği mitingde Taksim Meydanı'nda buluştu. Mitingdeki ana talep 1977 katliamının faillerinin bulunması idi.

    1979 ve 1980 1 Mayıs'ları çeşitli engellemelerle karşılaştı. istanbul'daki kutlamalara izin verilmedi ve sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Diğer illerde kutlamalar yapılırken, istanbul'da kutlama yapmak için sokağa çıkmak isteyenler gözaltına alındı ve tutuklandı.

    Darbe Sonrası

    12 Eylül 1980 faşist darbesiyle birlikte 1 Mayıs tekrar yasaklandı ve genel tatil günü olmaktan çıkarıldı.

    1980'li yılların sonlarına doğru işçi hareketlerinin tekrar kıpırdanmaya başlaması, bahar eylemleri, madenci yürüyüşü gibi hareketlerle, Türkiye sol hareketinin tekrar siyaset sahnesine çıkmaya başlaması 1 Mayıs kutlamalarını da gündeme, doğal olarak, tekrar getiriyordu.

    1988 yılında istanbul Valiliği'ne başvuran bir grup sendikacı 1 Mayıs'ı yasal olarak kutlamak istediklerini ilettiler. izin verilmemesine rağmen 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkmak isteyen sendikacılar polis saldırısına uğradılar. 81 kişi gözaltına alındı ve bir kısmı da tutuklandı.

    1989 yılında 1 Mayıs'ın yasal olarak kutlanması için çeşitli sendikaların ortak girişimi yine yasaklandı. Mecidiyeköy ve Çağlayan^'da 1 Mayıs'ı kutlamak isteyen işçiler saldırıya uğrayıp gözaltına alınırken, Taksim'e yürüyen devrimci gruplara yapılan saldırıda Mehmet Akif Dalcı bir "trafik polisi"nin açtığı ateşle katledildi.

    1990 yılında 1 Mayıs fabrikalarda binlerce işçinin katılımıyla kutlanırken, Taksim'e yapılan yürüyüşte açılan ateş sonucu Gülay Beceren isimli öğrenci felç oldu.

    1 Mayıs 1991 fabrikalarda ve kapalı salon toplantılarıyla kutlandı. 1 Mayıs 1992'de DiSK, Türk-iş ve Hak-iş Ankara'da ortak bir salon toplantısı gerçekleştirirken, istanbul Gaziosmanpaşa Meydanı'nda 12 Eylül sonrasının ilk yasal mitingi Sosyalist Parti'nin başvurusuyla gerçekleştirildi.

    1996 dönemeci

    1993 1 Mayısı istanbul'da iki meydanda, Türk-iş tarafından Abide-i Hürriyet Meydanı'nda ve DiSK tarafından Pendik Meydanı'nda kutlandı. 1994 1 Mayısı tüm sendikalar ve sol yapıların katılımıyla Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı'nda ve 1995 1 Mayısı istanbul Kadıköy'de kutlandı. istanbul dışında, Ankara, izmir, Mersin ve Adana'da kutlamalar yapıldı.

    1996 yılı Türkiye'de sol ve işçi hareketleri açısından önemli mevzilerin elde edildiği ve zorlandığı bir yıldı. Kamu emekçileri hareketindeki güçlenmenin, öğrenci hareketindeki yükselişin ve emekçi mahallelerindeki direnişlerin ortaya çıkardığı hava daha ileri mevzilerin zorlanmasına da olanak tanıyordu. Düzenin Taksim Meydanı'na ilişkin yasakçılığının fiili olarak delindiği de bir yıl olan 1996'da Sosyalist iktidar Partisi 1 Mayıs'ın tüm işçiler ve devrimci güçler tarafından Taksim'de kutlanması çağrısını yapmış ve 1 Mayıs'ta Taksim'de olacağını ilan etmişti. 1 Mayıs günü istanbul Kadıköy'de ve Taksim'de iki ayrı kutlama gerçekleşti. Kadıköy'deki kutlamalarda yaratılan provokasyonlar sonucu Dursun Odabaşı, Hasan Albayrak ve Levent Yalçın isimli işçiler katledildi.

    1997-2003 yılları arasındaki kutlamalar istanbul'da Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı'nda ve Türkiye'nin birçok ilinde yapılan kutlamalarla gerçekleştirildi. Bu kutlamalarda dikkati çeken 1 Mayıs'ların içeriğinden uzaklaşan, sınıfın toplumsal ağırlığını hissettirmeyen ve katılımın düştüğü bir biçime dönüşmeye başlamasıydı.

    2004 Saraçhane 1 Mayıs'ı
    2004 yılı 1 Mayıs'ı kutlama hazırlıkları istanbul'da gerçekleştirilecek NATO toplantısını da gözeterek başladı. KESK'in istanbul'da Abide-i Hürriyet Meydanı'na gitmeyeceğini açıklaması, DiSK'in KESK'in tutumunu desteklemesi ve Türk-iş'in 1 Mayıs'ı Abide-i Hürriyet'te kutlayacağını açıklaması da 1 Mayıs öncesi bir belirsizlik yaratmıştı. 1 Mayıs'a sayılı günler kala Saraçhane'de yapılması kararlaştırılan miting, sonraki yıllarda da "Taksim'de 1 Mayıs kutlanmasına izin vermem" diyen, istanbul Valisi Muammer Güler'in "1 Mayıs'ın Saraçhane'de kutlanmasına izin vermeyeceğiz" açıklamalarına rağmen devrimci güçlerin kararlı tutumuyla on binlerce insanın katılımıyla kutlandı. 1 Mayıs kürsüsünü sendikaların ve siyasi partilerin temsilcileri birlikte oluşturdular.

    2005 yılında tekrar Kadıköy'de kutlanan 1 Mayıs'ta, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'ın emperyalist merkezlerden yayılan sahte demokrasi ve özgürlük yalanlarına kurban edilemeyeceğini, 1 Mayıs'ın içeriğine uygun kutlanması gerektiğini belirten Yurtsever Cephe ikinci bir kürsü oluşturarak kutladı.

    1 Mayıs 2006 da Türkiye'nin farklı illerinde yapılan mitinglerle kutlandı. istanbul'da Kadıköy'de sendikalar tarafından bir miting ve Kartal'da Yurtsever Cephe tarafından bir miting gerçekleştirildi.

    2007: Düzene Karşı Emekçilerin "Taksim Meydanı" mücadelesi başlıyor

    2007 senesinde Türkiye'deki düzen muhalifi güçler 1977 1 Mayıs'ında yaşananları anmak için emekçilere yıllardır kapalı olan Taksim meydanında 1 Mayıs'ı kutlama çağrısı yaptılar

    1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanması yönünde ilk ciddi girişimin gündeme taşındığı 2007 1 Mayıs'ı, istanbul'da yaşamın felce uğratılmasıyla hafızalara kazındı. Beşiktaş-Şişli-Taksim güzergâhı başta, tüm şehri etkisine alan bir polis terörüne şahit olundu. 1 Mayıs hazırlıklarını Taksim Meydanı ve yakın çevresi ile sınırlı tutmayan, istanbul'un il sınırlarında da önlem alan dönemin Valisi Muammer Güler, 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda kutlamak üzere diğer şehirlerden yola çıkan otobüslere henüz istanbul sınırlarından içeriye giremeden saldırılmasına karar verenler arasındaydı. Çok sayıda kişi polis saldırıları nedeniyle yaralandı, bine yakın kişi gözaltına alındı. Polisin kullandığı biber gazı, bir vatandaşın ölümüne yol açtı.

    Taksim'i işçilere açmama yönündeki ısrarını 2008'de de sürdüren AKP hükümeti, 1 Mayıs'ın hemen öncesinde gerilimi tırmandırmış, 1 Mayıs için Taksim çağrısı yapanlar hakkında bile suç duyurusunda bulunmuştu. "Orantılı güç kullanımı"nın ilk kez telaffuz edildiği 2008 1 Mayıs'ında, DiSK Genel Merkezi ve ÖDP istanbul il Binası'na polis saldırısı düzenlenirken, Şişli Etfal Hastanesi Acil Servisi'ne gaz bombası atılması, turistlerin de polis şiddetinden payını alması, yazar Masis Kürkçügil'in bir polis tarafından tokatlanması, Vali Güler ve Emniyet Müdürü Cerrah'a yönelik tepkilerin zirve yapmasına yol açan görüntüler olarak hafızalara kazındı. Pek çok yerde yoğun polis terörüne maruz kalan emekçiler, yine de Taksim'e çıkmayı başardı.

    2009 yılına gelindiğinde, "demokratikleşme" kartına oynaYan AKP hükümeti, 1 Mayıs'ın kutlanmasına bir hafta kala TBMM gündemine 1 Mayıs'ın tatil edilmesine ilişkin "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanunda Değişiklik" adlı yasa tasarısını getirdi. 1 Mayıs 30 yıl aradan sonra yeniden tatil ilan edilmiş oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1 Mayıs'ın tatil olmasını sağlayan yasa tasarısının Genel Kurul'da kabul edilmesinden sonra yaptığı teşekkür konuşmasında ise, 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanması yönündeki taleplerden bahsederek, "yasanın, 'meydanıyla birlikte' çıkacağı diye bir şey yok. 1 Mayıs gerilim olmaktan çıkacak, tatil olduğunda millet bunu piknik olarak değerlendirecek" dedi.

    Nitekim, iki yıl üst üste işçilerin Taksim';e çıkmasını engelleyemeyen hükümet, 2009 yılında "Taksim'de temsili tören" gibi bir öneriyle işçileri Taksim'den uzak tutacak bir orta yol bulmaya çalıştı. Vali Güler'in, 1 Mayıs öncesi düzenlediği bir basın toplantısında meydanda toplanacak "makul sayı"nın 1000-1500 olduğunu söyleyerek, Taksim'e çıkmaya kararlı sol parti, sendika ve örgütlere yönelik tehditlerini sürdürmeye devam etti. Orta yol arayışının bir ürünü olan "makul sayı" hesabı tutmayınca, AKP hükümetinin ve sadık valisinin kararı yine şiddet kullanmaktan yana oldu.

    Ancak bunun kabul görmemesi üzerine şiddet kartını bir kez daha kullanan hükümet, pek çok yerde cop ve biber gazı kullanmaktan çekinmedi. Polisin iki TKP üyesini elleri bağlı biçimde boş bir araziye götürerek demir çubuklarla dövmesi güne damgasını vurdu.

    Giderek meşruiyetini yitiren ve kamuoyu tarafından tepki duyulan polis müdahalelerinin işçileri engelleyememesi, hükümetin 2010'da Taksim'i açmak zorunda kalmasında önemli role sahip oldu.

    2010: Taksim Emekçilerin

    1 Mayıs'ı kutlamak için Taksim Meydanı'na yüz binlerce kişi geldi. Tarihi buluşmaya katılan emekçiler, Türkiye'de AKP hükümetine ve sermaye yanlısı politikalara, oluşturdukları muhteşem görüntüyle güçlü bir itirazda bulundular.

    1 Mayıs 2010'da AKP'nin amaçladığı “demokrasi taşıyıcısı” imajı gerçekleşmedi. Bunda, alanda önemli bir ağırlık oluşturan sol partiler ve güçlü TKP korteji kadar, kutlama kürsüsündeki sağcı sendikacılara Tekel işçileri tarafından organize olmayan bir darbe vurulmasının da payı oldu.
    (soL-Haber Merkezi)
    0 ...