başıma gelen olay her liselinin başına ancak bir kez gelebilir. nitekim aynı hatayı bir daha yapamayacağınız bir dumur anı benimki.
babam görevi dolayısıyla kıbrıs'a tayin olmuştu. benim de liseye geçtiğim yıllara tekabül etmektedir bu yıllar. türkiye'deki okulun kılık kıyafet kuralları bildiğiniz gibi kravat çekik, düğmesi ilikli, gömlek içeride, spor ayakkabı kesinlikle yasak şeklindeydi. en azından ben lisedeyken öyleydi, şu an böyle bir durum yok tabi. kıbrıs'taki okulumun ilk gününde bu kurallarla büyüdüğümden dolayı tam takım giyindim, ceket de üzerimde tabi. eylül ayındayız ve kıbrıs cayır cayır yanmakta. istiklal marşı okunma faslına ucu ucuna yetiştiğim için pek çevreme dikkat edemedim ama marş bittikten sonra etrafıma baktığımda ne göreyim? erkekler t - shirt giymiş, kulaklarında küpeler, kollarda kocaman dövmeler, ayaklar da son model spor ayakkabılar. şapka takan adam bile vardı arkadaş okulda. kendimi beyaz gömleğim, iskarpin siyah ayakkabılarım, boynumda asılı duran ve üzerime sonradan eklenmiş kravatım ile yalnız hissettim. uğradım dumura mı yanayım, girdiğim büyük çapta şoktan mı çıkayım bilememiştim o anda.
not: bu olaydan sonra sosyal çevreme girebilmem tam bir ayımı aldı. şahsıma yapılan esprileri hiç saymayayım isterseniz.