-Bugüne kadar 400 kadar nükleer santral olmasına rağmen 500'den fazla kayda geçen nükleer kaza yaşanmıştır.
Marksistlerin bu konudaki tavırları insanı ön plana alan yaklaşım güderek içi boş 'nükleere hayır' kampanyasından öte kapitalizme karşı mücadelede yatar. Eklemekte fayda var ki bugünkü nükleer santraller atom parçalanması sonucu ortaya çıkan enerji sonucunda kaynak elde etmektedir. Oysa atomların birleştirilmesi ile de aynı sistem neredeyse 'risksiz' denecek şekilde oluşturulabilir. Ancak burjuvazinin temel amacı 'kar' dır ve sistem içinde 'katliam' lara para karşılığı imza atmayı doğasında taşıyan burjuvazi asla bunu gündeme getirmeyecektir. Bunun yanında jeotermal enerji, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, dalga enerjisi,gelgit enerjisi ve burada sayamadğım diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından aynı orandaki enerjinin sürekli olarak üretimi mümkündür. kULLANILMAMASININ TEMEL NEDENi iSE BU ENERJi TÜRLERiNiN REKABETE TABi TUTULMAsının neredeyse imkansız olduğudur. bunun yanında eklemek gerekir ki; uranyum, petrol, doğalgaz ve benzeri antlaşmaların da (kısaca tüm emperyalist antlaşmaların) feshedilmeden bu sistemin kurulması da mümkün değildir.
Söz konusu sermaye oldukça sorun çözülmeyecektir, sosyalist bir düzende ise bilimsel araştırmalarla enerji krizi ortadan kalkmakla birlikte, bir enerjinin niteliği öncelikle 'insan' ile ölçüleceği için bu tarz konularda maliyet fikri unutulacaktır. Çevreciler de, kemalist duyarlılıkta sınır tanımayan ulusal kalkınmacılar da birbirlerine karşı cepheleşip istedikleri kadar bağırabilirler.