eve giderken yolunu değiştirip ara-arka sokaklardan gitmeyi hiçbir zaman tercih etmeyen, düşünmeyen biz insanlar eleştiriyoruz. eleştireceğiz haklı olarak. eleştiride sevgi vardır, eleştiride gelişim, gelişim, evrilme vardır. yani bireye yap demek okyanusa taş etkisi bile yapmaz.
eleştirmek demek fikir ileriye sürmek, fikrini tartışmaya açmak, ilk eleştrininde gerekirse evrilerek, çevrilerek ortak bir payda oluşturulması, sonra da durum/pozisyon/olay örgüsüne göre hareket etmekdir.
sözlüğün eleştirilmesi mesela çok iyi birşeydir kanımca. -sanırım hakaret ve eleştiri arasında ki farkı bilmeyen yoktur- sözlük gelişmelidir, görülen eksiklikler söylenmeli, yanlış olduğu düşünülen birşey var ise fikirler söylenmelidir falan filan.
ama, eleştirme-yap mantığı iktidarlara has bir mantıktır hep. ertuğrul özkök köşesini hep bu mantıkla yazar, ulan sen koca ertuğrul özköksün mesela. türkiye de ne menem ilişkiler ağının ortasında olduğun, ağzına zurnasını aldığının zurnasını çaldığının hepimiz farkındayız, asgari ücreti bilmez, asgari ücretliye eleştirme-değiştir der özkök. on yazısını okuyan bunları görür ama okuyupta hiçbirşey de anlamayabilir.
kardeşim ben zaten kendimle ilgili birşeyi değiştirmek istiyorsam bunu her hangi bir kurum/kitap/yazar yada her neyse işte onları eleştirerek yapmam ki. insan kendini eleştirmez bunu diyen kendini eğitememiş, kendine söz geçirmekte acziyet yaşayan demektir.
eleştirme değiştir/yap mantığı kasımpaşa, medya yavşakları jargonudur. işte bak sana 'yap' da diyorum yine de 'yapamoyorsun' demek için uydurulmuştur/söylenmiştir.
doğrusu eleştirelim/değiştirelim/geliştirelim dir.