cuma akşamları film günüydü genelde. vhs kasetler kiralanırdı. bizim evde de bir vhs player vardı şanslı ailelerdendik. charles bronson'la tanışıklığım 1991 yılına dayanıyor. velhasıl filmler de güzeldi hani. doksanlarda çocuk olmak analog ve dijital dönemi yaşamaktır bir nevi. nesil olarak önce analog çağın gerektiği araçları kullanmak dijital çağ ile beraber gelen büyük değişime ayak uydurmak zorunda kalmıştık. bizler çağ değişimine ayak uydururduk uydurmasına ama çocukluğumuzun verdiği o haylazlıktan da vazgeçmezdik. bugünün sokakları parkları bomboş ise o dönemde cıvıl cıvıldı. misket, japon kale maçlar, bisiklet, erik ağaçlarına dalmak, köpek peşinde koşmak, seksek, akşamları kızlarla oynanan saklambaç, yokuş aşağı bilyalı ile kaymak ve daha niceleri. candır doksanlar özlem duyulandır.