albüm üstüne albüm yapan, türlü organizasyonlara katılan, röportaj veren, klip çeken, postmodern giyimde son trendleri takip eden bir aylin aslım ın "türkiye de müzik piyasasına gönül verenler aç geziyor" demesi ne kadar gerçekçiyse;
cebinde son model telefonu olan bir kişinin "albümler çok pahalı alamıyoruz" demesi de o kadar gerçekçi gelir bana.
fazla beylik laflara gerek yok. bu ülkede yaşayan herkes bir bedel öder. bu bedel yeri gelir cebinde doğru düzgün harçlıkla okula gidemeyen liseliye ait olur, yeri gelir hak ettiği kalitede öğrenim göremeyen üniversiteliye ait olur, yeri gelir albümlerinden yeterli verimi alamayan sanatçı olur. olur yani. olacak bu işler.
ağlamak sızlanmak beyhudedir dolayısıyla. haddinden fazla yetenekli olduğunu düşünen kişi, yeteneğinin rakamlarla ifade edilen eşitini başka ülkelerde de arayabilir. yurt dışına da el atabilir. farklı mecrada da gezinebilir. bugün bir tarkan ı tarkan yapan değerin albüm satışlarından elde edilen kazanç olduğunu 5 yaşındaki çocuk bile iddia etmez.
ben aylin aslım dinlerim. hemen hemen tüm şarkılarını bilirim. mp3 çalarımda illegal yoldan elde ettiğim şarkıları vardır.
aynı zamanda ben, rock n coke 2009 da hanfendinin, öğlen saatlerinde güneşin tam ortasında gerçekleştirdiği performansı da en ön sıradan izlemiş, kendisine eşlik etmişimdir. konserlerine gitmişimdir. şarkılarındaki hissiyatı kendime eşleştirmiş, gülümsemişimdir. bağıra çağıra söylemişimdir ben kalender meşrebim i, ahh ı, gelinlik sarhoşluğu nu, vesaireyi.
hayranları üzerinden yeteri kadar randıman alamadığını iddia eden aylin aslım a bariz bir prim sağlamışımdır ben bu şekilde. albümünü alanlardan daha fazla üstelik. kendisi bilmese de.
hem telefonum da 5 yıllık zaten. hiç bana bakmayın abi. 5 yıllık. kapağı da kırık.
sanatın parayla doğduğunu, ancak büyük oranda parayla yayılmadığını bilmeyen, klişe ifadelerle, üzerine düşünülmeyen sözlerle, liseli genç kızların siyaset tartışmalarındaki bilinçsiz tavırlarla türk gençlerini korsandan uzak tutmaya çalışan şarkıcı. buradan hareketle vizyonunun geniş olmadığını, düşünme yetisinin sınırlandırıldığını, halihazırda empati yoksunluğu çektiğini söylemek mümkün.
böyle bir insanın yıllar geçtikçe daha da değerinin anlaşılması, akıllarda kalması, insanları etkilemesi, estetiğe hitap etmesi ise maalesef mümkün değil. isterse bütün orijinal albümleri satılsın. mümkün değil. albümlerini satar ev alır oturur. yaşlanınca maziyi hatırlar duygulanır falan. ama asla akıllara gelmez. oturup düşünmesi gereken nokta budur. hani: "albümleri nasıl sattırıcaz ya... of" yerine, "nasıl geliştirebilirim kendimi" sorusu... daha önemli. bence. naçizane.
severim ama yalan değil. yine konser versin yine giderim. yaşlanınca yazlığına çay içmeye çağırsın giderim. begonya götürürüm giderken de. koyarız bahçesine. eski günlerden bahsederiz.. nasıl ünlü olduğundan, nasıl ortalığı kasıp kavurduğundan, hatalarından, okan dan, disko kralı ndan, aşktan, haksızlıktan... korsandan.