istanbul'da son olarak 27 mart 2011 günü sergilenmiştir.
temel amacı sağlık eğitimi olan ve insanın kendiyle karşı karşıya kalmasını sağlayan unutulmaz bir deneyimi ortaya koyan body worlds, vücutlarını bağışlayan kişilerin bedenlerinin ve iç organlarının halka sunulduğu tek insan anatomisi sergisi niteliğini taşıyor.
yedi parçadan olan serginin bir parçası istanbul'da gösterime sunulmuş. ayrıca sergide sex odası adlı kısmın gösterimine izin verilmediği için getirilmemiş.
sergide gunther von hagens icadı olan plastinasyon tekniği ile çeşitli şekillere sokulmuş bedenler ve organlar vardı. normalde ölülerden korkan insanlar burada acaba müze görevlisi görmeden cansız bedenleri nasıl ellerizin hesabını yapıyordu.
serginin olduğu binaya ilk girdiğinizde duvarda çarpıcı olan bilgiler göze çarpıyordu. bunlardan bir kaçı: "yumruğunuzu sıkın, işte kalbiniz bu kadar", "kaşlarınızı çattığınızda, güldüğünüzden daha fazla kas çalışır"*, "bu yazıyı okurken vücudunuz yaklaşık 180 kalori enerji harcadı", "saniye de 25 milyon hücreniz öldü ve yenilendi"* tarzında yazılar.
turnikeden geçip içeri girdiğinizde, ilk olarak sol tarafta bir oda insanın doğum evresini anlatıyordu. insanın zigot halinden, doğum anına kadar olan, 4 günlük, 2 haftalık, 1 aylık, 2 aylık,... 9 aylık seninler camekanlar içersinde sergileniyordu. ben açıkcası en çok bu kısımdan etkilendim. sanırım o doğmamış bebekler hayatın acımasız soğukluğunu taşıyordu. ayrıca onların gerçek olduğunu düşünmek insanı farklı düşüncelere sevk ediyordu. neyse gezmeye devam edelim. bu odadan çıktıktan sonra çeşitli kemik ve organların incelendiği vitrinler geliyordu. vitrinlerde sağlıklı bir organ ile hastalıklı olanı koymuşlardı. böylece onlara bakıp farkı görebiliyordunuz.
ayrıca insanların dış görünüşünün farklı olduğu gibi, iç yapısı da tamamen farklıymış. yani dış görünüşümüz gibi, organlarımız, kaslarımız da sadece bize özgüymüş.
parçalara baktıktan sonra sıra sergideki plastinasyon olan bedenleri incelemeye geldi. bu arada plastinasyon ile bir bedenin hazırlanması bir buçuk iki yıl kadar sürüyormuş. bedenler arasında, itfaiyeci, derisi elinde olan adam, basketbolcu, dans eden kadın, poker oynayan adamlar, satranç oynayan adam, ata binen adam, zürafa, bisiklete binen adam, halka sporcusu gibi titizlikle hazırlanmış bedenler vardı. vücuttaki o kasların bağlanma şeklini, damarların o incelikte bütün vücudu dolaşmasını hayretler içerisinde inceledik. insanın ne kadar mükemmel bir varlık olduğunuz bir kere daha anlamış oldum.
sergide damarları göstermek için yapılan çalışmalar da vardı. burada dokular eritilip sadece damarlar bırakılarak, damarların vücuttaki dolaşımı anlatılıyordu. bir de not düşmüşler. bunlar kılcal damarların gösterimi değil. eğer onları gösterseydik, damarların yoğunluğundan hiçbirşey görünmezdi.
sergiye gitmeden önce okuduğum yorumlarda, yoğun bir kokudan bahsedilmişti ama ben dahil gruptaki kimse rahatsız edici bir koku almadık. ayrıca bayılan falan da olmadı.* https://galeri.uludagsozluk.com/r/127319/+ : plastinasyon tekniğinin mucidi ve serginin babası `gunther von hagens.
sergiden bir kaç kare