Ve sarılınca suratına yapışan ayrıca çok da yakışan o gülümseme.. Gözlerinin iyice küçüldüğü kırışıkların gitgide derinleştiği ve suratının en tatlı en ısırılası halini aldığı o gülümseme. Çok yakışırdı sana o ruh hali.Oysa ölüm;habersiz ve soğuktur.işte o hiç ama hiç yakışmadı kocaoğlan.
Affettirmiştim kendimi o gün.Ayağına rağmen mutlu gözüküyordu. Odaya ilk girişimde baktı bana, baktı ve görmemiş gibi davrandı. Çevirdi kafasını cama .Besbelli mızmızlanacaktı yine, kocaoğlan ilgi istiyordu.
Oysa bana alındığı olay o kadar aciz kalıyordu ki onun hayranlık uyandıran hayat öyküsünün yanında. Ama bu onu algılayamayacak kadar çocuktu, ve unutamayacak kadar saf. Zaten o kendisini tanıdığımdan beri hep en ufak şeylerden alınıp küsmez miydi bana?
Açmadı kollarını önce, sokuluverdim hemen kedi gibi koynuna. Ürkek, çekingen bir tavırla. Dayanamadı o da sonra; açtı kollarını sardı beni yattığı yerden o mecalsiz kollarıyla, sıkı sıkı. Kokladı saçlarımı,çekti içine. Odaya giren hemşireye de tanıtmıştı ya beni, tamam belliydi ki kocaoğlan affetmişti besbelli. daha fazla yormamak için kalktım ayağa. bilseydim ki o son sarılıştı; orada öylece kalırdım.Ta ki ölüm bizi ayırana kadar. Biz değil miydik zaten tek kelime etmeden saatlerce sarılarak yanyana oturan? Bilseydim ki o sarılış sondu; milyonlarca kez daha öperdim o sarkmış tatlı boynundan .Tıpkı her öpüşüm gibi; candan. O değil miydi bundan öncekini tüm hayatını elinin tersiyle kenara iten ve benimle yepyeni bir hayata başlayan, o değil miydi bana baba şefkatini tattıran.
Ve sarılınca suratına yapışan ayrıca çok da yakışan o gülümseme..
Gözlerinin iyice küçüldüğü kırışıkların gitgide derinleştiği ve suratının en tatlı en ısırılası hali aldığı o gülümseme.Çok yakışırdı sana o ruh hali.Oysa ölüm;habersiz ve soğuktur.işte o hiç ama hiç yakışmadı sana kocaoğlan.