daha çok sever miydim uçmasını bilseydin
babamsın ah keklik burcu bir talan!
ekinler sararırken doğdun mühim bilgidir
on karde$in küçüğü ölüleri saymazsam
yıkandın tuzlandın kundaklandın sıkıca
orak sıcaklarında bir pembe oğlan
evlerin önünde küçük bir hayat
kımıl kımıl dipdiri çiltenler karıncalar
ve toprak dediğin cana musallat
yalnızlığın çocuklara kadar indiği
eflatun ak$amların uçbeyi babam
faydasız kamı$lardan kurduğun ordu
kurtlarla sava$maya sensin gidecek
sensin gidecek yüz koyunun pe$ine
vadiler öyle derin ovalar öyle geni$
üstelik Türkçe bilir yankı dağları
bir çağırsan Allah'ı bin kere ses verecek
yatıya kalan yağmurlar yüzünden hep
ıslak dö$eğinde revir iniltileri
inanmak nice yanıldıktan sonra kendine
buğdayların birliğine hamur teknelerine
inanmak yedisinde sorusuz
onunda beter mahmuzları ku$anıp
$ahlanan bir yanıtla on be$inde
inanmak sonsuz'un hiç'e erdiği değil
bulutlar hamamda kadınlar gibi oynak
sarı tüyler pazenler insan kama$abilir
kitapların zifiri ferahlığı yok henüz
henüz dünya harflerden yaratılmı$ da değil
kara lastik pilli fener pazar ekmeği
sevinç bir ta$a be$ erik atan ağaçtır
ve bayramlar ağız tadıdır ama
mezar üstlerinden toplanan $ekerlerin
azabı uzun sürer duası yapılmazsa
bir kere bisiklete binmi$tin babam
yukarıdan görmü$tün köyün bulutlarını
ama nasıl üzer bu hafiflik uyanınca
darası alınmı$ ya$amlardır rüyalar
rüyalar defter kalem
gerçekler kum masası
parmağınla yaz öğren önce yoksul olduğunu
sonra insan olduğunu bütün acılarla akran
tohum serp su ta$ı dağarındaki çöle
emek israf değildir harcan da harcan
insan olmak yetmiyor insanı anlamaya
sızmak gerek o çürük hartamalardan
götürdüğün tavuklarla birlikte
soluk benzin öğretmene armağan
ey sesleri semirmi$ yağız alfabe!
babam yeniden büyür mü oralarda
buralarda $ehirli kızlar gibi bunalsam
biliyorum tilkiler pusar geceye
ıtır ve çığlık olur evlerin dili
cinai bir hevesle yarına aşılanan
gün gibi biliyorum bende devam ettiğini
fiğleri ellerimle derer ellerin
ey gelincik kurumlu tepelerin çakırı!
ayaklar altından sevaba kaldırılmı$
ekmekleri öptüğün dudaklarınla söyle
servetimiz yokluksa onu öveyim
davran özrüm kalmasın
soysuz ku$ku güveyim
başaklar arasında kanlı bir hasat vakti
saçların $eytanın tırpanıyla kesilmi$
ne kadar sakınsan kirleniyorsun babam
sen esmer undan yapılmı$ değilsin ki
çağrılsan üç be$ keder bildik cin isimleri
döl ve ı$kın sureleri tertemiz ezberinde
her akla kısmet midir uyanıp da ölümden
birden bire anlamak zerrecikleri
caydığın güller vardı o zaman
kargaların çalıp çalıp karnına gizlediği
ye$il ta$lar mavi boncuklar vardı
sürgün içini bo$altmamı$tı toydun
kendini gizlemedin kem gülü$lerden
ısırganlar kaynadı dövüldü havanlarda
ve macunlar sürünüp $erbetler içtin
inceysen dal gibiysen bu senin kabahatin
rüzgar söküp götürürken gövdeni
gördün korkuluklar daha direngen
yayık seslerinden umut telvelerinden
yavan bir gayretle topladın da kendini
ganimeti kargalarla payla$madın yeniden
büyüdün yüz sürerek kösnül çuhaya
battal yataklarda çalkalanıp duruldun
anların arasından fareler bakar gibi
kırlangıç yumurtası bulmu$ gibi tarlada
ko$tun haber verecek bir a$k aradın
alnının dar çatkısı kuytular ardın sıra
cılız bacakların birbirine dola$ık
herkes kendine sanrı tende ısrarlı herkes
dizlerini kanattı kapaklandığın kadın
henüz fırsat varken masalları kınamak
ve bağırmak istedin yok mu bo$ bir kerevet
hayret uzla$ıyor kanımla zehrin
sesine karı$an efkarın meleziyim
ate$ farz kül sünnet uzayacak bu dua
ya ben baba! .. ya ben nasıl a$ık olayım
yazımıza benzeyen bir yaz bulamadıkça
eli$i bir karyola istiflenmi$ $ilteler
kav kalaylı kap kacak belki dilsiz bir radyo
vardın çattın çatallanan yollara
$ehir okuldu çünkü gitmek gerekti bazen
çünkü kalmak vakıf toprağı gibi
ba$kasının yığını gibi sonuçsuz
çünkü sussan yazmanlara yorgunluk
konu$san uğursuz sözün içrek obası
gittin yanan karınlarını soğuk duvarlara sürtüp
rahatladı ergen kızlar
köylü ismin yatılı bir kıyıma kayıtlı
üniforman hep ya$ hep tela$
kaldırımlara kafa tutun da ne oldu
yeni$mek $öyle dursun yarı$madı sokaklar
kolların dertle$tiğin dereleri boğarken
eski harmanları hoyrat gezerken gölgen
yapmacık bir merakla sorsaydın üst'lerine
andıkça mı rütbe alır anılar
çar$ılar sinemalar ıssız duraklar
alı$mak günlere kıymaktır ilkin
sonra sonra uç verir direnmenin sancısı
sonra sonra yoksunduğun bir sicim
hiç arkada$ın olmadı sahi
bir kadın iki çocuk hayata iyi gelir
sineklikli pencere çift kenesetli saka
ara sıra bardaklara bo$alan bir sürahi
uzun seferlerden kalma o bahriyeli hüzün
yüzün ince kadehlere hep yenik
deği$ ki deği$sin evin yazgısı
yeltenmem elbet edepten ileridir
bir kızın babayı yazıklaması
kara sakız yakısı dindirmedi hiç
baharları hazin bir $arkı gibi nükseden
üzen ve üzerken hor gören
bileklerinin zahmetli ağrısını
demek kenetlenmi$ kolları yarıp
amansız bir şevkle halaylara eklenen
demek mendil sallayan püskül sürüyen
gençliğin $imdi çaput üstüne çaput
ba$ımızı ok$asan hayrattık sana
sakalını öptürsen tövbe ve yatır
oysa $ifa dağıtan dallara uzanırdın
ve herkesten gizli severken bizi
ahlatlar gövermi$ gibi keyifli
yazıdan eski bir $arkı mırıldanırdın
kimse duymazdı seni duysa da dinlemezdi
göğsünü e$eleyen evcil güvercinleri
kuğuran ve kuğururken hor gören
sadakatini ü$ütürlerdi
me$in gök yırtıldı eridi krallığın
onların hayli yamalı düzeninde
bir meyveye çekirdek bile olamazdın sen
sen ki hesap hanesinde eksik bir sıfır
hırsın kıt kinin seyrek hala tamamlanmadın
ya$landıkça kısaldın hürmet dileme
ve yerini kabul et onların sözlüğünde
cüceler insan küsuratıdır
kauçuk tabanlı yas
yüklüklerin sırma bo$luklarıyla
kasıklarını nemli tutan elli ya$
bütün kuyular ağzındır bağır
ve tanıklığa çağır
iri bir siğil gibi yakılmı$ coğrafyayı
soğumuyorsa öfkenin lavları dü$ün
sepilenmi$ bir dilin cümleleri içine
giyindiğin meseller hangi çıplak halkındır
cansız bedenlere sarıldığında
ya da bir bedelle vurulduğunda boynun
tek ba$lı olmayı azımsayan mazlumlar
neden sırda$ bilirler seni
soluklan da anlat bozkırın sertliğini
dü$manla birle$ ölüme kar$ı
çünkü enikleri gölde boğdular
alageyikleri vurdular bir kuytuda
orman küstü dağ devrildi çağladın
şimdi neden böyle sakinsin babam
sen bu öyküleri at hırsızlarından mı çaldın
ke$ke hafızama kusur bulsaydım
unutsaydım keşke esaslı bir evlat gibi
ama bu yağ dikeni bu çadır bezi bu küf
senden bana miras bu ince çene
eleğime bıraktığın bir avuç kumdan
arta kalmı$ taneler yani hepsi bu
salkımsöğütler kadar sendenim işte
öğüdünü tuttum uzattım saçlarımı
ölürsem göğüslerimi örtsünler diye
çeyizimi barbar çalılıklara serdim
çekilecek çileye ikramdır diye
kızınım en zayıf yanınım sandın
sandın ki hep hazırım el olmaya
oysa $akaklarındaki deh$ete dü$en
yıldırımlara lehimli damarlarım
ı$ığımız söner camlarımız kur$unlanır
belki yakınla$ırız bir tehlike anında
kıstırılmı$ken ve sonrası yokken artık
birbirimize bakar bakar susmayız
madem huzuruna çıkılmıyor yordamsız
bir ku$un yarasından ulanırız hayata
ne mantık ne ahlak ne de şekil bilgisi
a$ağılayamaz bizi canımıza kıyarken
bir ba$ka aklın aracısıyız
ömrün kiracısıyız gideceğiz nasılsa
silinecek yeryüzünden $arkımız
serin ve yalansız mavilerle bekleyen
her baba gibi evhamla isterdin ya
bağı$la oğul doğmadım sana
oğul gibi dik durdukça alkı$lanan ben
ne vakit kendimi bir bıçağa önersem
acının harflerine $edde koyan bir din ki
vesvese üfledi kulaklarıma
beni senle var eden rastlantıya ürperdim
kabullendim böylece ensemdeki soluğunu
sirenler kornalar ve ıslıklar dinince
herkes içimden duyacak sur'u
devlet ahrete sahip olmadan
yağmura karı$madan güne$in kanı
aslımıza dönelim bu son alamet
kapat kapıları babam $ehir eve girecek...