Pek çok şey var hayatta kabullenemediğim. Oldukça çok şey...
Sevgiler nasıl tükenir anlayamam mesela, nasıl yabancılaşır birbirine insan ya da nasıl sahte davranabilir bunca yaşanmışlıklardan sonra. Çok düz bakıyorum meselelere sanırım, olduğum gibi görünmek istiyorum ve oldukları gibi görmek istiyorum herkesi...
insanların doyumsuzluğunu da anlayamam sonra. Hayatın boyunca hep eksik olanlara özlem duymak ve hiç bir zaman tam hissedememek. Tamamlandığını düşündüğün anda, yeni özlemler üretmek. Ben tam hissedebilir miyim onu da bilmiyorum aslında. Ama isterdim. Her şeyden çok hem de. Çünkü tam hissettiğin zaman kendini; geri kalan hiç bir şeyin önemi olmaz. Paranın, yaşın, fazla kiloların, sosyal statü eksikliğinin, başarısızlığının, sevgisizliğin... Ama herkes hep eksik hissedermiş kendini, hiç bir zaman tam olamazmış, öyle duydum... Kötü!
Ben, en mutlu olduğum anlarda, hep bir şekilde bozulacağını düşünürüm. Korkarım. Bu kadar mutluluk, dünyada bunca kötülük varken fazla gelir bünyeme, hakedemezmişim gibi... Bu hissi de anlayamam zaten, neden içine edilmek zorundadır ki o en güzel anların.
Sevdiklerime zarar gelmesinden korkarım en çok, kendime değil... Ama düşünürüm bazen ve aslında o kadar savunmasızız ki dış dünyada... Şans eseri yaşar gideriz sanki. Bunu da anlamak güçtür benim için. Şans eseri 22 yıl boyunca ölmemeyi başarabilmek kendi adıma büyük bir başarıdır, çabamı barındırmayan...
Kurallar bizden çok önce koyulmuş gibi...
Daha basit bir dünyayı hayal etmek bile çok zor, daha saf bir dünyayı...
Kuralına göre oynamak istemiyorum ama ben... Oynamak istemiyorum... Hem de hiç...
Yine de yaşamayı çok seviyorum nedense, ama sen kıralsın Yavuz Çetin!
bana öğretilen her şey
bana önerilen her şey
bana dayatilan yaşanti
işe yaramaz bir çöplük
yarattiğiniz sistemler
kullandiğimiz yöntemler
yaşamak istemem artık aranizda
belki de terslik bende
yapamadim bu düzende
kaçacak delik arar oldum
sürüngenler şehrinde