hakkında ne yazılırsa yazılsın asla bitirilemeyecek olan bir şeydir ölüm. gerçek bir varoluşa açılan kapı mı yoksa gerçekten bir yok oluş mu ? hiçbir şeyde olmayan bir soğukluk var ölümde ve o soğuklukla gelen yanma hissi. buzun insanı yakması gibi belki de. ölümün soğukluğu içinde yanıyor geride kalanlar. peki kime, neye göre geliyor ? adaletli mi davranıyor, kesinlikle hayır. aniden geliyor, hiç beklenmedik bir anda ve daha dün yanınızda olan kişi artık yok diyorlar. ne oldu, öldü. kelimelerin tükendiği, her şeyin anlamını tamamen yitirdiği yerdedir ölüm. gerçekten yok mu ediyor gidenleri, yoksa onlara sonsuzluğun kapısını mı açıyor ? koca bir muamma ölüm denen şey. peki geride kalanlar için nedir ölüm ? büyük bir acı ve ızdıraptan başka bir şey değil. sadece bir kişiyi alıp gitmiyor, geride kalan o birsürü insanı da alıyor ölüm aslında. ve insanın üzerinde nasıl soğuk bir etkisi vardır anlatılamaz. tamamen altüst eder insanın bünyesini, belki inancını bile sorgulatmaya kadar götürür. insanın hayata bakış açısını tamamen değiştirir. büyütür insanı olgunlaştırır belki ama tüm o hayata dair umutlarını da söküp alır insanın içinden. sessizliğiyle boğar insanı, sessiz çığlıklar içinde boğar. buz gibidir aynı zamanda da kavurucu, yakıcı bir ateşi vardır insanın içini yakan. tamamen bir tezatlıktır, tıpkı sonsuz bir yaşama kapı açması ve bir yaşamı sona erdirmesi gibi.