"aşkından oldum hasta
canım ister pasta
ben şimdi gebeeem
gelecek yakında bebeeem."
mektuplarından bay geldi artık hürrem. hep aynı şeyler üstelik. aşkından kömür oldum, kor oldum, yanıyorum, ciğerim pare pare... off valla kusmak istiyorum. sana entrika manyağı dedikçe sen iyice arabesk takılır oldun. aşk yaramıyor sana hürrem. embesile dönüyorsun. sultan süleyman sefere çıkmadan önce ailesiyle vedalaşırken sana totosunu dönüp yürüdü gitti ve sen de gözlerini belertip bakakaldın ya öylece, o an mahidevran'ın yarım ağız yaptığı nihaha sırıtışının aynısını ben de oturduğum yerden yaptım vallahi ve tallahi. bir de hala inatla kıçından başından yasaklar üretmiyor musun, ölüyorum ben.
- çıkmak yok, yasak.
- uyumak yok, yasak.
- yasak gülnihal, yasssaaaakkh!
tabi hiçbiri, "sultan sülüman başkasıyla olamaz, yaaassaaaaakkkhhh!" diye böğürmenden güzel olamaz. hala hatırladıkça gülerim. asdfg.
ben de kaç bölümdür yollarını gözlüyordum gülşah. sen yoksan her şey eksik. kime saracağımı şaşırıyorum inan olsun. senden daha malı yok bu sarayda çünkü. senin sayende eğleniyorum, deşarj oluyorum bir nevi. sen ki böyle mahidevran'ın kuru götünden ayrılmıyorsun, yalakalık olsun da ne olursa olsun diye ne yapacağını şaşırıyorsun, kendini pek bir sevimli, monçiçi gibi bir şey sanıyorsun ya, işte ben seni bu yüzden seviyorum aslında gülşah. dedikoducu kadınlardaki "olaya yorum katma" özelliği senden geliyor olsa gerek. lan madem yetiştireceksin mahidevran'a, ayşe'nin söylediği şeyleri aynen aktarsana. benim gibi doğrucu davut insanın sinirini bozuyorsun. takılıyorum ben böyle şeylere. yapma gözünü seveyim.
- hürrem apır sapır konuşuyodu, ayşe ona ağzının payını verdi. sen dedi, haseki sultan'ın tırnağı olamazsın dedi, sen kiiiim sultanlık kim dedi. hatta kimse fark etmedi ama ben duydum, kısık sesle bir de seni gidi ırıspııı dedi sultanım. nigar kalfa da hürrem'i korudu hemen. akıl hocalığını yapıyo haspam.
sevgili hatice,
yani gerçekten ama gerçekten sendeki şu saflık benim gibi odunsu ve duygusallıktan nasibini almamış bir insanı etkiliyor, senin için çok üzülüyorum ama, yani ne desem bilemiyorum. sakinliğin beni benden aldı. istemediğin bir adamla evlendiriliyorsun, önüne gelen iboş ve senin için hayır duası etmeye kalkıyor, senin tepkin ise "sus lütfen" oluyor. vay anasını ya. seni gördükçe iyi ki de o zamanlarda yaşamamışım diyorum. kaldıramazdım ben. anında basardım yaygarayı "ne diyosun baa, hönk hönk öksüren adamın tekiyle evleniyorum, sevdiğim boyna halledicem halledicem deyip duruyo ama bi bok yaptığı yok, nişan bile oldu herif hala halledicem diyo, zaten zıptırık bi kelebek almış gelmiş hediyeden bile anladığı yok :(((" diye. hatice sen gerçekten ulvi bir insansın cancişim.
valide, rica ederim isim koyma işine karışma bundan böyle. sadıka ne lan? o güzelim kıza yapılır mı bu? sadakatinden dolayı koymuşmuş. işin iç yüzünü öğrenince kellesi gitmeden önce çıkarsın ortaya, "bi dakkaa! ben onu sadık sanmıştım ismini de sadıka koymuştum o yüzden, meğer ihanet etmiş. haine olsun adı giderayak." dersin artık. onu bunu bırak da, farkında değil misin, hürrem müslüman oldu ama tek bildiği sıkışınca "allaah, bismillah" demek. otur iki dua mua bişey öğret şuna.
sadıka, yeni ismini hiç ama hiç beğenmediğim için sana victoria, hatta viki demeye devam edeceğim.
şu sefer işi çıkmasaydı hürrem'in hamilelik sürecini sultan süleyman valide'nin de desteğiyle seninle birlikte geçirecekti bence. lakin rodos girdi araya. şansına küs. ama valide'nin gözü göz değil, yolun halvettir bebişim.
valla bıçak sultan süleyman'a saplanır mı, ona saplanmazsa kime saplanır, bıçak sultan süleyman'a saplanırsa hekim kadın'ı rodos'a getirirler mi hemen, bıçakçı adamı biri fark eder mi falan diye hiç merak etmiyorum. merak ettiğim tek şey, hürrem'in kızı olunca vereceği tepki.
