sen çok sevmişsindir. her şey hızla gelişir. önce hayatındaki ilk öpücüğü alırsın, sonra ilk defa biriyle aynı yatakta uyursun. daha sonraları ilk kez biri sana dokunur sen ilk kez birine dokunursun. sonra annenin yanında bile giyinemeyen sen ilk kez birinin hele ki bir erkeğin yanında soyunursun. seni görmesine izin verirsin. dedim ya hızla gelişir her şey. sonra o seni ruhsuz yapacak şeye gelir sıra. ilk kez penis görürsün. aslında bakamazsın ilk başta. görmek istemezsin. korkamuşsundur belki. üstündeki acemilik de cabası. ne yapacaksın ki onunla? ne yapılır ki? bu bilinmezlikler içinde sevişmeye başlarsın aşkından öldüğün adamla. büyük bir tutku hissedersin. onun sana dokunuşları uçurur seni. yavaş yavaş gider korkun. sen de dokunmaya başlarsın ona. elin gitmesi gereken yerlere kendiliğinden gider. hani her şey çok hızlı gelişiyordu ya işte bu kez zaman yavaşlar ya da sen öyle hissedersin. utanç, tutku, korku ve aşkla karışık olarak ilerler gece. sonrasında yavaşça açılır bacakların ve çığlıkların karışır geceye. sevdiğin adamı içinde hissedersin. tüm duyguların yerini nefesini kesen tarifi imkansız bir acı alır. sonrasında içinde hissettiğin hareketlenmeden doğan sesler karışır geceye. senin korkudan küçük küçük attığın çığlıklar, aşk dediğin adamın içinde gidip gelmesi. sonrasında adamın senin ağlayarak ölümüne neden olacağın şeyi içine bırakması. her şey çok güzeldi değil mi? aldığın zevk, verdiğin ya da verdiğini düşündüğün zevk... birbirinize sarılıp uyumuştunuz o gece. kalbinin üstünde atan bir kalp vardı. sabah aptal bir gülümsemeyle uyanırsın. yanında hala yatıyordur. gitmemiştir. yaptığın şeyden de pişmanlık duymamışsındır zaten. sonra o adam seni görmek istemediğini söyler bir kaç gün sonra. yıkılırsın. ölesiye aşık olduğun adam seni istememektedir. sana bir açıklama yapma gereği de duymaz. ağlarsın sızlarsın ama nafile. katlanırsın. kabullenmeye çalışırsın. aradan 1 kaç ay geçer ve bir tokat gibi yüzüne iner hamilelik. sevdiğin adamın çocuğu karnındadır. oysaki ilaç almıştın değil mi? ama o yüzde 0.1lik kısım seni buldu. bir işaretti belki bu. büyük bir sevinçle ararsın onu. ama yüzüne kapanan bir telefonla karşılaşırsın. tekrar ararsın bu sefer aradığınız kişiye ulaşılamıyordur. sonra kalkar gidersin evine, kapısına dayanırsın. aşık olduğun adam almaz seni eve ve kapıda ayak üstü söylersin hamile olduğunu. sevinecekti değil mi? tabi tabi sevindi. seni kolundan tuttuğu gibi doktora getirdi. engel olmaya çalıştın ama olmadı. adam seni istemiyordu çocuğu mu isteyecek?! sonra o buz gibi masaya yatarsın ağlaya ağlaya. elin karnında çocuğunu hissetmeye çalışarak beklersin doktoru. o ise dışarda bu işten kurtulmanın rahatlığındadır. sonrasında doktor gelir ve aylar önce sevdiğin adam için açtığın bacakları bu kez canından can koparacak doktora açarsın. hemşirenin biri gelir verir narkozu ve karnındaki cana dokunmaya çalışarak, gözyaşları içinde, istemeyerek kapatırken gözlerini hayır demeye çalışırsın ama olmaz. yarım saat sonra uyandığında sanki onunla birlikte ruhun ve duyguların da gitmiştir. ağlayamaz, konuşamazsın. odadan çıktığında artık nefret ettiğin o adamın yüzüne bile bakmadan çıkar gidersin. asla aynı olmayacak boktan bir hayata karışır ve her gününü ruhunla birlikte arafa gönderdiğin çocuğunu düşünerek geçirirsin.