vizontele'de, cem yılmaz'ın oynadığı fikri'nin dediği "peki, zeki müren'de bizi görecek mi?" cümlesinin söylendiği "hakkari'nin, ilk televizyonunun açılış töreni'ne" gidersek, televizyonun gücünü daha iyi anlarız.
ne diyordu altan erkekli'nin oynadığı belediye başkanı: artık her evde bir sinema olacak! sinemaya gidip para vermenize gerek kalmayacak!
dediği oldu da. artık her evde, her salonun ortasında bir sinema var. ve o sinemanın yani her televizyonun içinde binlerce dansöz... binlerce oyuncu var.
herkes ister, bütün evlere girmeyi. herkes ister, sinema çekmeyi. sonuçta herkes ister, televizyonda görünmeyi. ne yazık ki bu, ipini koparanın televizyona çıkmasıyla sonuçlanır. "tv de görünce kanal değiştirdiğimiz suratlar" çıkar ortaya.
kimi zaman, 7 kişinin öldüğü trafik kazasında, olay yerindeki muhabirin arkasında, sırıtıp el sallarken, karşımıza çıkar; "tv de görünce kanal değiştirdiğimiz suratlar"...
kimi zaman, çarkıfelek'te kıytırık bir beyaz eşyayı almak için, binbir şaklabanlığı yapan adam olarak. bu yüzden kızmayın mehmet ali erbil'e.
kimi zaman, kadın programlarında "kaynım bana atladı" diyen kadın olarak, karşımıza çıkar; "tv de görünce kanal değiştirdiğimiz suratlar"...
kimi zaman, spor programlarında bir futbolcunun sakatlığı için, onun 23 yaşında bir genç olduğunu unutarak "arda fazla seks yapıyo, ondan sakatlandı." diyen eski hakem olarak.
soru: "tv de görünce kanal değiştirdiğimiz suratlar" nedir?
cevap: televizyona yani bu güzel ülkenin, güzel insanlarının huzuruna çıkmayı haketmeyenlere "tv de görünce kanal değiştirdiğimiz suratlar" denir.