--spoiler--
ancak türkiyenin hiç de küçümsenmeyecek bir kürt sorunu da var. son otuz yılda yaklaşık elli bin insan hayatını kaybetti, binlerce köy boşaltıldı, yüz binden fazla kürt genci dağa çıktı, beş yüz binden fazla insan sorgudan, işkenceden geçti, tutuklandı ve ceza evine girdi.
yüz binlerce insan yurtdışına kaçmak zorunda kaldı, avrupada per perişan mülteci oldu.
bugün gelinen noktada sorun hâlâ tam anlamıyla çözülemedi ve kısa vadede de kemalist laikçi-ulus devlet anlayışı yıkılacağa benzemiyor.
sorunu çözmesi beklenen ve mısırlılara demokrasi dersi veren,
başbakan tayyip erdoğan ise tek millet ve tek dilde ısrar ediyor.
mübareke artık gitmelisin diyen (abd başkanı obama söyledikten sonra) başbakan erdoğan, mübarekin ikiz kardeşi gibi olan ve hamada kırk bin müslümanın katili hafız esedin oğlu beşşar esed ile kol kola fotoğraflar çektirmeye devam ediyor.
bak kardeşim baban hafız ve amcaların rıfat ve cemil esed suriye halkına kan kusturdu.
sen bu yoldan vazgeç. müslüman halkının ve hâlâ kimliksiz yaşayan suriyedeki müslüman kürtlerin haklarını ver, allahtan kork, peygamberden utan! demiyor.
her ne hikmetse, suriyeye 37 defa gittiğini söyleyen ahmet davutoğlu da susuyor.
37 sefer baas diktatörleri ile ne konuştu merak ediliyor.
türkiyedeki kürtlerin ise sabırları tükeniyor.
kandırma, oyalama ve bekletme canlarına tak ediyor.
celal talabaninin ifadesiyle çağımız artık che gueveranın gerilla çağı değil.
günümüz dünyasında, sivil itaatsizlik yoluyla ve asla şiddete başvurmadan ortaya konulan kitlesel eylemler sonuca ulaşmada en etkili yöntem olarak ortaya çıkıyor.
yine günümüz dünyasında demokratik seçimler ve temsil de çok önemli.
bütün dünya artık bu tip tavır ve sivil eylemleri dikkate almaya mecbur kalıyor.
sivilleşme ve siyasallaşma sancıları çeken kürt siyaseti de ortadoğudaki olaylardan etkileniyor dersler çıkarıyor.
dindarı, liberali, sosyalisti ve sosyal demokratı ile tüm kürtler mısır ve tunustaki olayları izlerken bunları düşünüyor.
kürtlere sağır ve kör ankaranın uyanması için başka yollar aranıyor.
şeyh said ve 46 arkadaşının 1925te idam edildikleri diyarbakır dağkapı meydanı, cizre, nusaybin, van sokakları ve urfa balıklı göl yarın kahiredeki tahri̇r meydanina dönerse mısır son firavununa yeter! artık halkın sesine kulak ver ve git diyenler ne yapar merak ediliyor.
ben de merak ediyorum ve mübareke akıl veren başbakan ile ahmet davutoğlundan cevap bekliyorum
--spoiler--