başıma gelip, üstüne red de edilince, uzun süre şokundan çıkmadığım, "ben şimdi ona tekrar aynı gözle nasıl bakarım" diye düşünmekten kendimi alamadığım fena hadise.
içinden çıkılması zor bir durum, şöyle ki; hadi çıkmaya başladın, harika vakit geçirdin, ama bir zaman geldi ayrıldın, ya sonra? o kadar, arkadaş olarak yaşadığın güzellikler ne olacak? benim başıma ilk kez geldi, acaba çıkmamış olmam iyi mi oldu diye çok düşündüm. medeni olup tekrar görüşmeye kalkınca, ister istemez aklıma geliyor o bastırılmış duygular. karşıdan ne kadar hayır cevabı alsan da, olmuyor işte, o düşünce kolay kolay silinmiyor. insan kıyamıyor da silip atmayı. bir kere gördün hoşlandın, hemen durumu açıkladın, ok, o sorun değil, red cevabı alsan bile, unutması kolay olur, çünkü bir daha görüşmeme gibi bir lüksün var. ama bu meret öyle değil ki. atamazsın, çünkü bir geçmişin var, yokmuş farz edemezsin çünkü hep önündedir. bu boka sarılmamanın en iyi yolu, hiç mi arkadaşından hoşlanmamak. bazı dogmalar yüzünden, ilişki yaşamaktan korkar olduk. ya aşık olacaksın, ya da arkadaş. ortası yok... toplumun bize getirisini yaşamak kadar saçma bir şey yok kanımca. ona bakarsanız, insan da aslında, çok eşli olmak için uygun bir varlık ama, mantığımız ve öğretilerimiz bunu engelliyor. arkadaşından mı hoşlandın, eyvah ne halt edeceğiz şimdi?! sevgimi içime gömüp, yokmuş gibi mi yaşayayım, yoksa açılıp; olumlu ya da olumsuz cevabı mı bekleyeyim? olamaz, ya sonunda arkadaşlığımız biterse? ya, bir siktir git!!...