nankörlük mefhumunun karşılamayacağı tutumdur. übernankörlüktür, nisyanda sınır tanımamaktır.
şayet bir "büyüme" varsa bu büyümeden herkes pay alır. "sadece kodamanlar, yeşil sermaye zenginleşiyor ehemehe" diye zırvalamak hakikati perdelemez. sosyalist bir iktisadi sisteminiz yoksa makro ekonomideki iyileşme muhakkak mikro ekonomiye de yansır. toplumun çeşitli katmanlarının bu "ganimet"ten aldıkları pay farklı olabilir ancak sonuç itibariyle herkese pay gider. rakamlar da bunu kanıtlıyor. enflasyon oranlarının düşmesi, ihracatın artması, ekonomik büyüme halk düzeyinde karşılık buluyor ve asgari ücret, emekli maaşları, memur-işçi maaşları artıyor buna paralel olarak da insanların satın alma gücü artıyor. sonuçta sözlükte iktisat profesörü kesilip "bizim cebimize para girmiyor" diyen avanakımsı organizmaların da cebine para giriyor.
ama bu organizmalar "zenginleşme" konusunu yanlış anlamışlar. başbakanın bir gece vakti gelip yastıklarının altına tomarla para bırakmasını bekliyorlar. zenginleşmeden, büyümeden anladıkları bu. yoksa "satın alma gücü n'olmuş", "enflasyon rakamları ne" gibi sualleri sormazlar, sorsalar dahi mevzuyu kavrayamazlar. beyinleri ancak "türbanlılar x5 alıyor" tipi çıkarımlar yapmaya yetiyor. harbiden ak partililer aptal, muhalifler çok zeki... yani bu tip uzman analizleri yapmak her babayiğidin harcı değil ağalar.
bir de şu komik hadise var ki makro iyileşmeleri, halka pozitif bir katkı olarak görmeyen muhteremler, makro olumsuzlukları tüm kötülüklerin anası olarak görüyor. türkiye büyüyor ama onlara göre bunun halka etkisi yok; cari açık artıyor işte o zaman bunun halka etkisi var. istediği gelişmeyi istediği gibi yorumlayan klasik müzmin muhalif davranışı.
son olarak financial times, wall street journal gibi gazetelere dahi ağır gelecek derin(!) bir analizi sunuyorum;
siz de analizdeki entelektüel altyapıyı, aydın bakış açısını gördünüz mü?
1920'lerdeki, 30'lardaki %20'ye varan büyümeyi gündeme getirmiş zat-ı şahanaleri ve şimdiki hükümete haddini bildirmiş. ama muhterem zat bir şeyi atlamış sanki. 20'lerde, 30'lardaki büyüme zaten fazla olmak zorunda. zira osmanlı, dünya harbini kaybetmiş ekonomik olarak çökmüş, sıfırı görmüş bir imparatorluktu. siz salt temeli kalmış tamamen çökmüş bir binanın üzerine tek bir tuğla koysanız çok büyük bir artış olmuş gibi gözükür. büyüme %20'lerle ifade edilir. ancak bu reel değildir. bugünkü gibi ekonomik kriz ortasında, zaten büyümüş bir devleti %9 büyütmek ile cumhuriyet döneminde %20 büyümek karşılaştırılamaz.