ne konuda olursa olsun, erkeğe biçilen rol gereği erkek, kızın peşinden koşmalıdır. ya bunun tam tersini yaparsak ahali? işte başlıyor:
yine üniversite yıllarıdır. hem buruk bir özlem hem de kurtulma içgüdüsü vardır içinde... ilk senendir, yakışıklısındır, asilsindir. her grup kapmaya çalışır ama sen teksindir, öyle takılmak hoşuna gidiyordur. neyse kampüste bir cafede otururken yanına güzel mi güzel, aptal mı aptal bir kız gelir.
'acaba boş mu' diye sorar...
kıza bakmadan, 'burasını bilmem ama şu yan masaların hepsi boş sanırım' denilip, güzel kahve yudumlanır. o an kızın yüzüne bakmakta çok zevkli olacaktır. morumsu, daha saniyeler önce göt olmuş, ezilmiş, büzülmüş bir surat...
neyse kız bişe demeden gider. akşama zart diye mesaj gelir 'şımarık olduğun kadar tatlısında' diye... hemen dingo arkadaşlar akla gelip sövülür... o an hattı kırmak gelir içinden, ama yapmazsın. şöyle bir mesaj atarsın 'sadece şımarık ve tatlı olan ben değilim...' diye... saniyeler içinde kızdan mesaj gelir ' aaaaaaawww yok yhaa ben şımarık diilimm cnmm xd ' şeklinde. çok ciddi mesaj atan kızımız, görüldüğü üzere bir kaşarın tavada eridiği gibi cıvımıştır. cevabı yapıştırırsın: 'yine kendimden bahsetmiştim...'