bazı bölümlerindeki repliklerinin filmden büyük olduğunu düşündüğüm film. sinematografik bir şey yok, durumlar genelde diyologlar üzerinden anlatılıyor, film kareleriyle değil. ama yine de seviyorum bu filmi.
1."Beni daha derine sakla. Beni utancına sakla."
insan utançlarını, zihninin tavanarasına, tozlu eşyalarının arasına atar, kimse bulamasın diye. zavallı joel, Clementine'yi ele geçmemiş bir yere utancına saklamak zorunda kalıyor.
2.Alıntılardan hoşlanırmısın, Howard?
- Ne demek istiyorsun?
- Ünlü şairler mesela?
- Bence insana ilham veriyorlar ve senin de hoşlanabileceğini düşündüğüm bir şiire rastladım.
- Duymak isterim.
- Bir tanesi şöyle. "Unutkanlar şanslıdır...Çünkü hatalarının derdini çekmezler"
- Nietzsche, değil mi?
- Evet, öyle.
- Sana bilmediğin bir şeyi söyleyebileceğimi sanmıştım.
- Hayır, güzel bir alıntı.
- ikimizin de bilmesi hoşuma gitti.
- bir tane daha var.
- Pope Alexander'ın. Şöyle...
- Alexander Pope mu?
- Evet.
- Evet. Kahretsin.
- Şimdi aklıma geldi.
- Kendime Pope Alexander deyip aptal gibi görünmemeyi tembihlemiştim,sonra da kalıp öyle dedim.
- O kadar da büyütme. Çok tatlısın.
- Şöyle bir şeydi, "Ne mutludur suçsuz bakirenin dostları, Unutulan dünyadan, dünya unuturken. Lekesiz zihnin sonsuz ışığını. Her dua kabul olunmuş ve her istek bırakılmış."
- Koskocaman bir fil olmak istiyorum...Onun gibi kocaman hortumu olan.
3. Bence insanlar çocukların ne kadar yalnız olduğunu anlamıyorlar. Sanki hiçbir önemin yokmuş gibi. sekiz yaşındayken oyuncaklarım vardı, bebeklerim vardı. En sevdiğim bebek Clementine dediğim çirkin bir bebekti. Ona "sen çirkin olamazsın güzel ol" diye bağırırdım.
- Çok ilginç.
- Sanki onu değiştirebilirsem, ben de değişecekmişim gibi.
--spoiler--