türkiye'nin "ifade özgürlüğü" kavramını hiç bir zaman anlamayacağını ispatlayan başbakandır. üstelik kendisi tek başına sorumlu değildir; burada ve basında yer alan diğer yorumlara bakarak, tahammülsüzlüğün bu ülkenin iliklerine işlemiş hasta ama kutsanan bir kültür olduğunu anlamak mümkündür.
"yediği kaba sıçan" diye aşağılanan kıbrıslılar'ı kırk yıldır askeri güç ve terbiyesiz bir söylemle kilitleyen, kendi ülkelerinde ikinci sınıf insan yerine koyan, çoğunun ülkesini terk etmesine yol açan, 1974'den sonra kıbrıs'dan çalıp gaspettiği mal mülk ve ihlallerin hesabını veremeyeceği için yalan söylemeyi ("sizi biz kurtardık" gibi) tercih eden, uluslararası platformda bağırıp çağırmayı politika zanneden bir yapıdan ve bunu içselleştirmiş bir kitleden de ancak bu beklenir.
ermeni meselesinde de aynı, kürt meselesinde de aynı. kıbrıs sözkonusu olunca neden farklı olsun ki...