tamam birader, öyle kışın ortasında çocuklar su tabancası ile birbirlerini kovalasınlar demiyorum ama yazın da bir kovalamaca göremiyoruz son 4-5 yıl içerisinde. buradaki su tabancası bir simgedir. misket olur, gazoz kapağı olur, taso olur, spor toto kağıtları olur. bunlar biz çocukken vazgeçilmezlerimizdi. ekmeğimizin arasına sıkıştırırdık tam domatesi, biraz da peynir koyardık, fırlardık sokağa oyun sevdamızdan. kavgalar ederdik bir misket için. taso çalardık birbirimizden. yazın olurdu en afilli su tabancalarımızla bir kargaşa yaratırdık. adeta sokak şenliğiydi bu. ama şimdilerde bakıyorum sokakta ne bir renk var ne bir etkinlik. hiçbir şey yok amına koyim. millet çocuğunu sokağa bırakmaya korkuyor. çocuk ne sokağın tadını alabiliyor ne toprağın kokusunu. bu, büyük problemlere de yol açıyor. çocuk bilgisayar ya da tvye mahkum olduğu zaman asosyallik beliriyor bünyesinde. kiminde bir obezite hastalığı başlıyor. nedir bu, pasifize etmektir. kanının lümbür lümbür aktığı bir vakit çocuğu evinde hapsedersen çocuk asosyal de olur, obezite de olur.
bu yüzden su tabancası kültürü, yani sokak kültürü yok olmasın diliyorum ben. çocukların en büyük ihtiyacı bu.