huniyi bilmeyen yoktur heralde.
huni arkadaşı diğer huni ile gazetede gördüğü bir haberi paylaşır:
+ beynimizin yüzde onunu kullanabiliyomuşuz.
- kalanı da su değil mi zaten?
+ fanta diye biliyorum ben.
trafikte abimiz farkında olmadan öndeki araca korna çalar ve:
* NE KORNAYA BASIP DURUYON LAN GODOŞ? NE BASIP DURUYON?
abimiz arabanın camından vücudunun yarınısı çıkarıp elini kaldırarak böyle bağırdıktan sonra korna çalan arabada şu diyalog geçer:
+ indir o eli... indir.
- bağır biraz daha adam da duysun.
+ o eli indir.
- oğlum ben zor duyuyorum bağırsana.
+ sana söylüyorum lan zaten, indir o adamın elini.
- ben mi? bana ne lan kendin indir.
+ kendim altıma kakazladım galiba yoksa indirirdim.
ertan camdan dertli bir şekilde camdan dışar manzarasını izlemektedir. ertanın annesi cama yakın bulunan bir koltukta oturmaktadır. ana yüreği, oğlunun bu içler acısı haline dayanamaz ve sorar;
anne: noldu ertan, internette bi kızla konuşuyodun?
ertan: ne... ha... buluştuk onunla, çözünürlüğü düşük çıktı.
anne: neyi çıktı? bakire değil miymiş?
ertan: yok be anne.. ne biliyim piksellerine ayrılmış gibi bi tipi vardı.
anne: evlenmiş ayrılmış mı ne diyosun evladım?
ertan: her neyse diskonnekt oldum sonuçta.
anne: ertan allah belanı versin evladım..