"sporla siyasetin ne alakası var?"
"orası yeri mi neden protesto ediyorlar?"
"o adam türkiye cumhuriyeti'nin başbakanı, saygu duyun"
akplilerin ve/veya özal gençliğinin eleştirilerini görmezden gelmek mümkün değil. görmeliyiz ki ne kadar balık hafızalı, ne kadar zeka özürlü olduklarını görelim. Peki neden?
sporla siyasetin neden alakası olmasın? futbolun içine kapitalizm giriyor, futbol endüstrileştiriliyor, kaldı ki sporla siyasetin ayrı olması gerektiği inancı sol görüşlü takımlar olan, taraftar profili sol olan demirsporlar(başta adana demirspor) ile yıkılmıştır. futbol toplumun tamamı tarafından duyulan, ilgilenmeyenler tarafından da duyulan bir olay. bu durumda siyasi bir eleştirinin, bir memnuniyetsizliğin böyle bir ortamda vurgulanması oldukça mantıklıdır. bununla beraber galatasaray taraftarı kendisine dayatılan, yeni stad için kendisini borçlu hissetmesi gerektiği baskısına da tepki göstermiştir. yani eğer spora siyaset bulaşmayacaksa, bu protestoda bir hata varsa bu hata hükümete ve onun adamlarına aittir.
diğer yandan, öğrenciler anayasal haklarını kullanıp hükümeti protesto ettiklerinde, ki dikkat edin herhangi bir suç unsuru bulunmayan bir şekilde anayasal haklarını kullanan öğrenciler, hükümetin kontrol ettiği polisler tarafından dövülüyor. halk memnuniyetsizliğini her an, her ortamda dile getirebilir, orada olmaz, burada olmaz demek ancak demokratik ve anayasal haklarını bilmemekle özdeşleştirilebilir.
son maddeye gelecek olursak, kimse kimseye saygı duymak zorunda değil. ben yaşadığım ülkeyi kötü yöneten, şeref ve haysiyet yoksunu bir insana, ülkemde yaşayan insanların %50ye yakını destek veriyor diye saygı duymak zorunda değilim. makama saygı duymak diye birşey söz konusu olamaz, makama saygı duyulmaz, kişiler bulunduğu makamın hakkını vermek suretiyle o saygıyı haketmekle mükelleftirler. bir ülkenin başbakanı kendi halkına, kendi işçisine sayı duymuyorsa, (bkz: ananı da al git) (bkz: ayaklar baş oldu) o başbakana kimse saygı duymaz, en azından duymamalı.