geçtiğimiz gün sabah karşı dörtte yatıp, sabah dokuzda kalkıp, seksen dakikalık sınava girdikten sonra hala daha ayakta kalan ve sözlükte at koşturan insan benzeri varlıklara verilen addır.
uykusuzluktan başım ağrısa dahi, insan soramadan edemiyor. "ne zorum var benim" diye. buna verilicek cevap aslında çok basittir ancak o cevabı bilmiyorum.
benim için geç saatler biraz daha keyifli oluyor. "peki neden?" diye sormak istediğinizi anlıyorum. * şöyleki;
gece yarısı, sözlükte online yazar sayısı * gündüz veya akşam saatlerine nazaran daha seyrek. ve bunun anlamı, sol framenin daha yavaş bir hızda seyir edeceğidir. kanımca sözlüğün namusu olarak nitelendirdiğim sol frameyi, doyasıya takip edip, daha fazla entry okumak bana büyük keyif veriyor. lakin "her güzelin bir kusuru vardır" mantığından sağa dönüp düz devam edersek, bu saatlere kalan yazarların, bazı zamanlar, nedense konu başlıkları veya girdikleri entryler, diz kapağı ile göbek deliği arasında geçiyor. ancak bu sık rastlanan bir durum değil. o yüzden başlık veya girilen entrylerden şikayet etmiyorum.
ağır işleyen sol framenin diğer bir faydası da, yazarlar hakkında daha net fikir sahibi olup, kimin mal, kimin gereksiz, kimin üstad ve en önemlisi hangi yazarın okunmaya değer olup olmadığını tespit edebiliyorum. zira sözlüğümüzde çok "boş yazar" bir o kadar da "dopdolu" üstadlar mevcut.
ha bir de nesline bakıp "amaaaan bu adam bilmem kaçıncı nesil" diyip o yazara ön yargı ile yaklaşılmasından da inanılmaz rahatsızlık duyuyorum.
büyük üstad einstein ne demiş; "önyargıları yok etmek atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur" ne de güzel söylemiş. yani, haddim olmasa da diğer yazarlara nacizane tavsiyem, nesline bakarak veya yeni yazar olmuş olanlara, "bu okunmaya değmez" diyip geçmeyin. bir bakın bakalım adam ne demiş, neler anlatmış, nasıl cümleler kurmuş,umut vadediyor mu.
şunu unutmayın ki bir çoğunuz bu tarz çaylıklık dönemlerinden geçtiniz, itilip kakıldınız, hor görüldünüz. ama abileriniz sizi "adam yerine koyup" dinledi ve sizler sözlükte "siz" oldunuz.
eskiden sözlükte "siz" olmak, bugüne nazaran, nisbeten daha kolaydı. çünkü yazar sayısı az ve değerlendirilecek olan yazar az idi. lakin şimdilerde sağanak edasında yazar yağıyor. ve bunların içinden "siz" olabilecekleri ayıklamak daha güçleşiyor. haklısınız.
"azimle sıçan duvarı delermiş" sözünden hiç sapmadan düz devam edersek, gösterilecek olan azmin sonunda, bunca kalabalığa ve yoğunluğa rağmen "siz" ler ortaya çıkıcaktır.
bu entry'nin bu başlık altına yazılması da, benim asla bir "siz" olamayacağımı gösterebilir.*
velhasıl kelam, uykusuz gecelerimin vazgeçilmez unsuru, kimselerimin kimsesi, pilavımın üstündeki kuru, kolamın yanındaki cips olan ulusözlük ve onu ulu yapan yazarlar;