daha iki bölümde hakkında bu kadar entry girildiğini görünce nice reyting rekorları kıracağını düşündüğüm dizidir.
dizi hakkında bu platformda, adam akıllı yazılan yazıların çoğunu okudum. Herkes olaya, tarihi bir mantıkla yaklaşmış, ona göre kendi bakış açısına göre yorum yapmış. ben de bu guruhun içerisindeyim tabi. zira bakınız;
(#10422081), (#10413923),(#10412418), (#10411842),(#1043982),(#10436381)
ve fakat ben bu sefer diziyi, tarihi gerçeklik açısından değil de, senaryonun mantığından, matematiğinden, karakterlerin durumlarından irdelemek istiyorum. biraz uzun olacak ama, ne yapalım, okuma takdiri size ait.
bir dizi ilk bölümüyle izleyici karşısına çıkıyorsa, yarattığı karakterleri tek tek, belli bir mantık dairesi içerisinde izleyiciye tanıtmalı ve olay örgülerini ona göre işlemeli.
muhteşem yüzyıl daha ilk sekansta dizinin başkarakteri süleyman ile başladı. hem de tüm heybetiyle...
gerilimli bir bekleyişle bizi ekrana kilitledikten sonra, sultanın ölüm haberiyle, başkarakterimizi hem dizinin içindeki oyunculara hem de bize tanıttı. daha sonra hemen buradan keserek, dizinin dişi başkarakteri olacak olan aleksandra'nın öyküsüne geçti. kısa süre zarfında onun da hikayesini bize tanıtıp merakımızı giderdi.
biz daha ilk sahnelerde, olayın kimlerin başından geçeceğini, bu muhteşem ikilinin buluşma anlarını hayal etmeye başladık.
ve padişahımız tahta geçtikten sonra, yönetim erkini tanıma bahanesiyle tek tek mühürleri elinde bulunduran yarenleri seyirciye tanıttı.
butün bunlar olurken, hem kurulan ana öykü ilerliyor, hem de dizideki kişilerin kendi öyküleri ve karakterleri hakkında bilgi sahibi olduk. zaman, mekan ve adım; üçünün ilerleyişi bakımından gayet güzel bir ritm sağlanmış.
gelelim rollere, ışığa ve diyaloglara... kanuni sultan süleyman; gerçek olan şu ki, biz halit ergenç'i hep böyle zengin, züppe ve patron rollerinde gördüğümüz için kanuni rolüne pek yakıştıramadık. fakat zaman geçtikçe, beynimiz ve algımıza kendini kabul ettirdikçe çok iyi iş çıkaracağını düşünüyorum.
sizi bilmem ama benim gözüm şimdiden alıştı bile. bu arada daha iki bölümde, üç cariye ile halvet olan halitciğimin, bu dizide kaç kişiyle halvet olacağını, polat alemdar'ın
öldürdüğü kişi sayısına oranlayacağımı belirtmek isterim.
aleksandra; kesinlikle kanuni'nin bile önüne geçeck derecede dizginlenemez bir başarısı var. ileriki bölümlerde, onun olduğu sahnelerin daha fazla izleneceğini düşünüyorum.
rolünün hakkını çok iyi veriyor. o ne bakış öyle? gözleri iki koca bilye gibi süleyman'ı içine alıyor. e, o koca süleyman anca bu büyük gözlere sığar di mi?
gerçekten muhteşem bir seçim olmuş.
damat ibrahim paşa; okan yalabık'ın, ilker aksum gibi her role yakıştığına, o rolün hakkını verdiğine bir kez daha şahit olduk. onun, o romantik bakışları, bilge zekası, narin ruhuyla çaldığı keman, tüm kızları baştan çıkaracak cinsten. hatice daha şimden dizginlenemeyen hırçın bir at gibi baştan çıkmış gibi. bir müddet sonra diğer kızlarda bağımlılık yapacağını şiddetle düşünmekteyim.
hafza sultan (valide sultan); nebahat çehre'den başka kimsenin yakışamayacağı bir rol. cuk diye oturmuş desek gerçekten doğru olur. yani o libasın içine bir tek nebahat çehre girerdi. tam onun için biçilmiş. kendisi entirkaların kadınıdır, sonunda yerini bulmuştur. bu dizi ile jubile yaparsa hiç şaşmam, çünkü bakarsın dizi yaprak dökümü'nü de geçer. o zamana kim öle, kim kala...
efendim dizi için kullanılan türkçe bence tam yerinde olmuş. yani şimdi cümlelerin başına "tiz zamanda" koymakla osmanlı türkçesi konuşulmaz. o dönemin dilini kullansa, bu sefer biz anlamayıp sıkılacağız. o yüzden kullanılan dil gayet doğal.
kostümler, döneme uygun olup olmadığı umrumda değil ama, gerçekten şahane gözüküyor.
her kim tasarlıyorsa çok başarılı.
fazla ışık var deniyor. yav diğer türlüsü de seyirciyi soğutur, uyutur. adamların başka çaresi yok, mumlarla olur mu hiç?
hasılı, 2011'e damgasını vuracak olan iyi bir dizi olacak. iyi olacak çünkü enazından içi boş olmadığı için, insanları düşündürmeye itecek. onlara bir şeyler katacak.