nöbetteyim gece serin
membağından gelen ses
keser kulaklarımı davudi
alev alev yakamayan ateş
hala sıcak ibrahim'i
ayrılmış iki yana kalbim
tutunduğum dal ucunda musa
efil efil esen buhran
içli kaldırımları titretir
efsunlanmış kelimeler
metruk mahallerin
debdebeli tapınaklarında
gevşemiş dizlerim
iki rekat sonra
savrulur başı ateş açar
vuslata bilenmiş hasret
kabil habil'e kardeşti
ben derdine düşünce
canan'ı boğdu kibirle
ziftin peki sigara
ne güzel sarıyor yelkovanı
gelinlik kızların rüyası
çatlıyor karanlığı ondördünde
ay en parlak halinde bugün
büyük ayıya kafa tutmuş küçüğü
samanyolu olmuş harman yeri
bunca cümbüş içinde bile
parlak gözlerinin kaybolan feri
oynatmış zembereği yerinden
yalnızlığı..