dün akşam tugay kerimoğlu ali sami yen vedasında gözyaşı dökerken kendisinin milli takım kariyeri aklıma geldi bir anda ve elbette şenol güneş parladı hafızamda daha sonrası. 2000 yılında maçı bırakıp hocaya dahi veda etmeden bir avrupa şampiyonası maçında stadı terkeden tugay ile 2002 yılında milli takımın o akıcı futbolunun baş sebebi tugay arasında ne fark vardı diye içimden geçirdim; sebebi şenol güneş ti bu kesin. sonra da 2002 yılı dünya kupası orta sahasına baktım milli takımımızın ; emre b.-tugay k.-hasan ş.-ümit d.-yıldıray b. şimdi ki milli takımımıza bakıyorum da hani; aurelio,selçuk şahin gibi tekdüzeler olmadan oluşturulamayan ortasahalara. büyük takımlarımıza bakıyorum da; barış özbek,mustafa sarp,christian,aurelio,hüseyin cimşir gibi adamların takımlarda nasıl oynadığına üzülmemek için sebep bulamıyorum açıkcası. hani şimdilerde trabzona laf atan insanlar var ya yumuşak bir orta saha ve defansif özellikleri zayıf orta saha ile oynuyorlar diye; sanırım bu yeni bişey değil be sözlükdaşlar. hocam öyle acayip adam ki, 10 yıldır sadece kafasındaki kurgu top oynayan takımı izlemek,yaratmak,keyif almak. ha bu entry nasıl başladı , nasıl bitti , kıssadan hisse ne olacak diye soran olursa da; ey selçuk inan o maçları tekrar tekrar izle önünde ki en büyük şans şenol güneş'tir. tabii sen futbol oynayarak tugay gibi güzel ülkemde iz bırakmak istiyorsan.