hakkında yazılan şahane bir eleştiri yazısı buldum ve paylaşmak istedim. her cümlesinin altına imzamı atarım. gerçi biraz eski tarihli ama olsun, değişen birşey yok.
Herkesin dilinde aynı laf, Ertuğrul Sağlam çok efendi, çok beyefendi.
Ne oldu da bu kanıya vardınız?
Yeterince iyi tanıdığınıza, farklı durumlarda gözlemlediğinize emin misiniz?
Bu kadar kolay mı beyefendilik gömleğini giymek?
Ertuğrul Sağlam için olsa olsa çekingen ve duygusal biri olduğu söylenebilir.
Ama karşısına çıkan ilk olumsuzlukta kamuoyundaki iyi (!) kredisinden de güç alarak saldırganlaşıyor, kendini kaybediyor.
Sen işini iyi yapma, sonra başkasını aynı suçtan idam et.
Nasıl bir ilk yarı oynatıyorsan ligde 3. olan takımına, ilk yarı üç gol yiyorsun, pozisyonun yok, rakibin kaçırdıkları da cabası.
iyi de hazırlanmadığın apaçık zaten.
Sürpriz yok yani benim açımdan. Çıkarttığın kadrodan herşey anlaşılıyor.
O günde yazmıştım , sen ligin en hareketli, en sprinter sağ açığını kenarda oturt, - onbirin değişmez ismi olduğu halde- iki farklı mağlupken, forvetin sakatlanınca yerine sağ açık al, sonra gel hakemden dert yan.
Topu ileride tutamıyorsun, baksana hoca kenarda iglesias var.
Ama gözü hakemde hocanın, oyuna bakmıyor.
Neticede aradığı açığı da ikinci yarıda buluyor.
Bursaspor'un ender bir atağında gelen golü, "ofsayt" diye sayılmıyor.
Krita ve Mustafa‘ nın atılması gerektiğine değinmiyor tabi.
Ne gerek var şimdi işi bulandırmaya.
9 kişi kalsaydın kaç tane daha yerdin acaba Ertuğrul Hoca?
ikinci maça muhteşem bir atmosferde çıkıyorsun.
ilk maçtan sonra arz ettiğin gibi ev sahibini kayıran bir hakem bulabilme isteğin yerine gelmemiş ama, sahada UEFA standartlarına göre 1. kategori hakemi var.
Erken golü de buluyor takımın.
Allah var iyi yükleniyorsun.
Fenerbahçe'nin kaçırdığı iki pozisyon var başlarda ama, neticede gol olmuyor.
Tabi bu arada sen statta bulunan amigoları kıskandıracak şekilde, doğru yanlış demeden aleyhte her düdüğe itiraz, lehte verilen her karara yumruğunu sıkıp kaldırarak sevinme vaziyetindesin.
Buna tahrik deniyor hatırlatayım. Oyuncun bunu yaptığında kart alıyor mesela.
Penaltı çalındığında da iki yumruğun havada.
Hakemden memnunsun bu aralarda.
Nitekim üçüncü golü de buluyorsun.
Ama sen gidip sakatlık riski bulunan Sercan‘ı da oyuna alıyorsun.
Biraz sakin ol Ertuğrul Hoca, ilk maçta seni yıkan adamlar henüz kenarda.
Sakatlanıyor da nitekim Sercan, Trabzon maçında yok.
Emre ve Alex aynı anda oynadığı dakikalarda da orta saha hakimiyetini kaybettin.
Derdin o değil şimdi farkındayım, aklın Deniz’in el pozisyonunda.
Kime soruyorsan artık telefonla, "kesin penaltı" hocam demiş belli ki.
Söylememe gerek yok farkındayım aynı şeyler oluyor.
Tekrar ilk maçta ki hakem triosuna getiriyorsun lafı.
‘’ Bir takımı milyon dolarlardan etmeye kimsenin hakkı yok- senin var mı peki?- Nizami golümüzü saymayan hakemin vicdanı rahat mı? O golü verseydi turu geçecektik ‘’ diyorsun.
Bu bakkal hesabına hayranım vallahi senin. O gol olsaydı Alex, Semih, Emre kenarda oturur muydu Ertuğrul Hoca?
Takımını ne hale getirdin gördün mü?
Rakibin yedek kadro ile çıkıyor çeyrek final maçında karşına. Hem de Bursa’ da.
Ama sen sakın suçlanma, bak elinden geleni yaptın.
Takım için amigoluk yaptın , hakemlere karşı mücadele ettin, basına takımını yem etmedin.
Aferin sana Ertuğrul Hoca.
Hani farklıydın ötekilerden?
Zor zamanda beyefendilik gerek bana.
Ne Cüneyt Çakır‘ı, sana Rosetti getirsek bir kılıf bulursun ona da.