dizinin ilk bölümünü izledim, günlerdir sözlükte ve medyada dönen eleştirileri de gayet komik buluyorum. eleştiriler genelde herkesin tahmin edeceği üzere milliyetçi-muhafazakar kesimden geliyor. e bu insanların da olaylara pek geniş bir perspektiften bakamayacağını düşününce tepkiler şaşırtıcı değil gerçi ...
eleştiriler iki konu üzerine yoğunlaşmış :
-efendim koskoca padişah harem düşkünü gösterilmiş, harem genelev gibi olmuş, hiç cihan padişahı bir kadının kölesi olur mu, içki içer mi ?
-dizi hep sarayda geçiyor, koskoca padişah o kadar yeri oturduğu yerden, her gece sevişerek mi fethetti ? niye hiç savaş yok ?
Bir kere bu bir belgesel değil, dizi. tamamen tarihi gerçeklerin üzerine oturmasını bekleyemezsiniz. kaldı ki herşeyi oldugu gibi net yansıtayım deseniz bile osmanlı'da batıdaki tarzda bir tarihi yazma bilinci olmadığındna çoğu kişi ve olaylar net olarak da bilinmemektedir. ha derseniz ki "haremdeki kadınların, valide sultanın giyimi kuşamı, dekolteleri ne kadar fazla aynı günümüz gibi", e bu da gene dizi olduğundan, görsellik katma amaçlıdır. ayrıca padişah dizide içki de içmiyor, içtiğinin şerbet olduğu çeşitli sahnelerde defalarca vurgulandı. ki gerçekte içiyor olma olasılıkları gayet yüksek.
diğer eleştirilen kısma gelirsek, bizim standart insanımızın ilkokuldan beri "tarih" denince aklına gelen yegane şey savaşlardır. çoğu zaman tarih derslerinde bir anlatım bile olmaz, direk savaşın "nedenleri" ve "sonuçları" olarak maddeler sıralanırdı. haliyle de o devirde neler yaşandıgından çok, savaş ne zaman yapıldı, kimleri "bozguna uğrattık" ve hangi toprakları "fethettik" üzerine bir tarih gördü benim standart insanım. e kanuni sultan süleyman'ı anlatan dizide savaş görememek de kendilerini rahatsız etmiş olsa gerek. e iyi de arkadaşım daha bu ilk bölüm. adamın istanbula geldiği ilk birkaç günü anlatıyor. hangi savaştan bahsediyorsunuz ? ne lan medievel total war mu oynuyosun daha ne olup bittiğini öğrenmeden hemen orduyu toplayıp sefere mi çıkacaktı ? e ilk bölümden sefere çıksaydı 5 bölüm sonra dizi biterdi zaten. yani "padişahımız niye hiç savaşmıyor ? hep sevişcek mi ?" eleştirisi de gayet komik.
son olarak dikkatimi çeken bir nokta da, "padişah niye hiç savaşmıyor, cihan padişahı sevişir mi, ecdadımız yanlış gösteriliyor" gibi tepkiler veren kitleden bir allahın kulu da dizide gösterilen roxana'nın köyünün tatarlarca yağmalanıp ailesinin katledilişi, köle olarak osmanlıya gönderilmeleri, ya da ibrahim paşanın devşirilirken ailesinden koparılma sahnesi, kendi içinde yaşadığı kimlik bunalımı gibi şeylere takilmamış. kimse bunlar için "benim ecdadım bunu yapmış olamaz!" demiyor. çünkü yapmış olmaları onları rahatsız etmiyor. çünkü onlar için kafirin elinden alından çocuk veya kadından ibaret o insanlar. şahsen benim izlerken o sahnelerde baya gözlerim doldu. ama duygusallık bir yana, onlar da dizide olması gereken tarihi gerçekler sonuçta. ve günümüz mantığıyla bakıp barbarlık olarak nitelendiremeyiz. avrupa'da farklılıklara tahammülün sıfır olduğu, direk katledildikleri bir dönemde, osmanlı'da da devşirme sistemi olmuş çok mu ?