kışın banyodaki ıslak terliği hart diye giymek.
kış günü çorabın dayanılmaz sıcaklığının bizden bir parça olduğu zamanlar var ya hani. işte o zamanlarda banyoya giriyorsun. ama biri o terliği küçük bir gölet haline getirmiş. saliseler içinde buz gibi oluyor ayağın işte o fena bir şey.
pazar günü sabah misafirin geleceğini öğrenmek. hem de yatağında öğlenlere kadar uyuyacağını düşünürken annenin yanına gelip seni apar topar kaldırması yoluyla.
telefonu sessizdeyken kaybetmek.
-ev içinde ama nerde
-ya evin içinde değilse
-lan en son nerde bakmıştım ben ona
-kesin arabada ya da okulda kaldı... diye gider.
ya da
yolda giderken hani bir şeyler alacaksın da hangisi olsanın derdindesin, evde ne yemek yapsam diye şarküteri reyonunda zihinsel bir gezinti falan yapıyorsun. o sırada yolda akşam yemek için nerden ekmek bulacağını düşünen, üstü başı eskimiş biri çıkıyor ya karşına. düzenden, adaletten, kendinden soğumuyorsan insan değilsin.
son bir umut birine aşık falan olursun hani başına çok şey gelmiştir. her yönden güvenilir falan zannedersin. her şey güzeldir. sorun yoktur. 1 gün aramayaıp ikinci gün bitti diye mesaj çeker ya. o da lanet bir durum. her şeyden soğuyor insan, insanlardan, insan olduğun için kendinden.