diyarbakır'a geleceği doğruysa; evet gelir, havaalanından süper lüks bir otomobille sayısız koruma eşliğinde alınır ve hilton otelinin en lüks suitine bırakılır. belki lobide gazetecilere röportaj verir, fotoğraf çektirir, reklamını yapar ve haydi bakalım gene süper lüks otomobille uçağa. o kadar.
diyarbakır'a geliyorsa, bu demek değildir ki, gidecek elini kolunu sallayarak oranın en işlek caddesinde kendi başına alışveriş yapıp, kebap yiyecek. yok efendim öyle bir şey.
istanbul'a geldi de n'oldu sanki?
istanbul'un havaalanı, otellerinden, lüks ve minimum 5 yıldızlı yerlerinden başka neyini gördü?
semt pazarına falan mı gitti, akşam taksimde tek başıan dolaştı, sahilde yürüyüş mü yaptı.
sikseler, asıl istanbul'da sikerlerdi onu.