duruyorum, susuyorum; bi türlü ne denir bilemiyorum. ne denilebilir yani. nerden baksan, nerden ele alsan rezalet. rezalet de tabi kullanıla kullanıla öyle bir sözcük oldu ki; epey sıradanlaştı ve normalleşti. sözcük kendi hakkını verememeye başladı.
ilk diyebildiğim oradakilerin çocuk oluşu. sırtlarına o formayı geçirmeleri, krampon giymeleri, sahaya çıkmaları; çocuk oluşlarını değiştirmiyor. hepsi ağlamaklıydı, tıpkı çocuk gibi. hani mahalle aralarında denir ya, ne ağlıyon lan çocuk gibi. işte öyleydiler. çocuktular. bıyıkları terlememiş bile. onlar gelecekleri için, sevdikleri kulüpleri için ama belki de sadece eğlenmek için futbol oynuyorlar ama "yabancı maddeler" öyle değil tabi. onların bırakın çocuk olmayışlarını, insanlıkları bile mazi. belki de hiç insan olmadılar, belki de sonradan böyle oldular. bu işin galatasaray'ı fenerbahçe'si yok. etiket üzerinden tartışmak hiçbir fayda getirmez, hatta sadece zarar getirir.
ama bir durum var ki, galatasaray yönetiminin tedbirsizliği. stadyum, yol geçen hanı değildir, en azından olmamalıdır. her elini kolunu sallayan, oraya öylece giremez. girse de oradan sahaya giremez. orası futbolun evi ve bu tam anlamıyla bir tecavüz. ve ne yazık ki bu tecavüz galatasaray'ın sahasında oluyor. güvenlik ve şiddet engellenemiyor. elbet kulüplerin tek başına üstesinden gelebilecekleri bir durum da değil bu. yasa diye bir şey var, eğer hala varsa. ya da mahkemeler var, tabi mahkemeler internet siteleri kapatmaktan başka bir işe yarıyorlarsa artık.
şu anda suçlular yakalanmalı, evet cezalandırılmalı. ama bununla kalmamalı. bu milat olmalı. orada bir çocuk ölseydi, miladımız bu mu olacaktı. devrimsel yenilik ve gelişme için bunu mu bekliyoruz illa ki. eğer öyle ise şunu söyleyebilirim ki; bu ülkede gençler de spor da epeydir ölüyor zaten.