"gazetelerin redaksiyon" larında orasından burasından kırpıştırılarak yansıtılan, birçok "yamuk" haber yumaklarıyla çevrilmiş insanların , aynı kendileri gibi olan, ama sözlüğün " dedikodu" yüzdesine fazla takılmayan, diğer görüşdaşlarının yazdıklarını okuma gayretiyle güttükleri his.
bu dünya da dünyanın futbolcu ya da işte internetten resimlerini tanıdığımız güzel kadın, büluğ çağı menşeili "kızla çıkmak" ya da "kıza çıkma teklif etmek" türü başlıklar dışında konuların da olduğunu bilen yazarların yazdıklarını okumak için beslenen bir tür his.
sanal sosyal falan nedir kardeşim, en nihayetinde karl marx´ın "das kapital" i ya da winston churchill´in "ikinci dünya savaşı" nedir ? onlar da "sanal sosyal" davranış değil midir?... hali hazırda yazılmış herşey "sanal" dır...bütün edebiyat sanatı sanaldır. o açıdan bakınca tek gerçeklik olsa olsa matematik olur.
...de gene de kalite içeren yazıların daha bir sık yazılmasını da isterdik tabii...
en güzeli ama gene de- gerçek ve serbest olması, yazıları bi redaksiyonun belirli bir ideoloji bağlamında "sünnetlememesi". bu bakımdan bu sözlük aslında en ciddi bildiğin gazeteden daha bir ciddiye alınması gerekir. çünkü her gazetenin bir yayın yönetmeni vardır, bu adamın bir ideolojisi vardır, ve bu adamın kurduğu bir "redaksiyon masası" vardır. bunlar önlerindeki binlerce haberden kendi işlerine yarayan konuları, bir de kendi işlerine gelen şekilde kullanarak haber yaparlar, sen de onların yaptığı şeyi "mutlak gerçekmiş" gibi okursun.
benim bu sözlükte hoşuma giden burada bunun olmamasıdır. e tabii birşey serbest olunca oraya bir sürü lavuk da haliyle doluşacaktır. o da işin yan etkisi tabii.
