son olarak "öğrenci protestoları" mevzusunda görülmüş durumdur. bazıları başbakan protesto edilemez der, bazısı da herşeyi yakıp yıkarım kimse bize dokunmamalı der. bir ortası yok türkiye'de. olaylara hep ya siyah ya da beyaz olarak bakıyoruz. olaylara her açıdan bakıp objektif bir şekilde gri olmak lazım. konuya gelirsek;
1-polisin hamile olduğunu bildiği bir kadına, hırsız bile olsa, ne olursa olsun vurması kabul edilemez. hamile değilse de "vur" demiyoruz. meşru müdafaa sınırında eylemciyi savuşturabilir. polis devleti temsil eder. istese yakıp yok eder. ama her şeyin bir üslubu var.
2-her vatandaşın yasalarda belirtildiği şekilde protesto hakkı vardır. ama "başbakan ve rektörlerin toplantı yaptığı salonu basıcam, beni durduramazsınız" diyemezsin. toplantı yapılan yerin önünde pankartını açarsın, sloganını söylersin. paşa paşa gidersin. ne o yumurta atmalar, molotof kokteyli hazırlamalar. toplantıyı basıcaz demeler. bu fiili saldırı oluyor. protesto değil.
3-gayri meşru olarak hamile olan öğrenci yasalarımıza göre herhangi bir suç ihtiva eden bir fiil işlememiştir. ama toplumumuzun çoğunluğunun inancına, geleneğine göre hata yapmıştır. sırf marjinallik olsun diye bunu savunmak saçmadır. öyle söyleyenler 19 yaşındaki kızlarının üniversite okuduğunu sanıp, hamile olduğunu bilseler ne hissederlerdi acaba?